İmâm Nesâi Hazretleri
Horasan'ın, ''Nesâ'' şehrindendir. Asıl adı: Ahmed b. Şuayb b. Ali b. Dinâr'dır. 214h yılında doğdu ve ilk tahsilini, memleketinde tamamladı. Daha sonra ilim öğrenmek üzere; Hicâz (Mekke-i Mükerreme ve Medine-i münevvere) başta olmak üzere Irak, Şam, Mısır ve Cezire'deki Mezopotamya havâlisini ve Dicle ile Fırat nehirlerinin, kuzey taraflarını dolaştı. Oralardaki âlimlerden, hadis-i şerif ve dini ilimleri tahsil etti.
Daha sonra, Mısır'a yerleşti. 15 yaşındayken, Kuteybe b. Saidê talebe oldu. Tam bir sene, 2 ay hizmetinde bulundu. Mısır'da birçok âlimden, hadis-i şerif kaydetti. Bir tarafdan ilim tahsil ediyor. diğer tarafdan, ibâdetine, çok edebli şekilde devam ediyordu. Bir âlim onun hakkında, şunları söylemiştir: ''Mısır'da onun gece, gündüz ibâdetteki gayretlerinden bahs'edilirdi. Aynı zamanda Mısır emiriyle (devlet başkanıyla)birlikte, cihâda çıkardı Katıldığı savaşlarda, hem büyük kahramanlıklar gösterir; hem de (Müslümanların Allah için canlarını, nasıl fedâ ettikleri) husûsundaki, hadis-i şerifleri anlatırdı!'' İmâm Nesâi hazretleri zamanla, hadis ilminde ''İmâm''lık pâyesini kazandı. Çünkü 300.000'den züyâde hadisi, râvileriyle birlikte ezbere biliyordu. Yazmış olduğu hadis-i şerifleri ilk önce, Sünen-i Kebir adlı eserinde topladı. Kitâb, büyük ilgi ve itibar gördü. Yanlız, zamanın Vâlilerinden biri sordu:''Acaba bu kitabdaki hadislerin hepsi, sıhhat bakımında aynı mıdır?
Bunun üzerine (Kebir) inde; yeni seçmeler yaptı. Herhangi sebeple âlimlerin itiraz ettiği, hadis-i şeriflerin hiçbirini almadı. Yeni kitabına kendisi; Müctenâ adını verdi. Fakat ilim muhitlerinde; ''Sünen-i sağîr'' (küçük sünen) olarak, şöhret yaptı. Zamanımızda, ''Sünen-i Nesâi''adıyla anılır. İşte bu kıymetli eser, 6 meşhûr hadis kitabı ''Kütüb-i sitte''den; biri ve Müslümanların baştâcı oldu.
Haricilere Cevap
Hadis ilminde, zamanın yegânesi olan imâm Nesâi hazretleri Mısır'daki âlimlerin en fakihi (hukukçusu) idi.Haramlardan sakınma da (takvâda) ve ibâdetlere düşkünlükte; benzeri yoktu. Her sözü ve yaptığı işler; yanlız Allah rızâsı içindi. Kütüb-i Sitte'nin diğer müelliflerinden; daha sıkı şartlar arıyordu. Meselâ İmâm Buhâri ve İmâm Müslim'den ayrı şartlarla, hadis-i şerif seçmiştir. Bu sebeple onun cerh ve ta'diline (titizliğine); bütün âlimler i'tibar ederlerdi.
Horasan Hâfızı diye anılan, Ebû Ali Nişabûri (rahmetullahi aleyh) der ki: ''Ahmed b. Şuayb Nesâi hazretlerinin imâmlığına, kimse itiraz edemez!'' Ebû Bekr b. Haddâd (rahmetullahi aleyh) ise; İmâm Nesâi'den başkasından hadis rivayetinde bulunmaz ve: ''Allahü teâlâ ile benim aramda; delil olarak kendisinden râzıyım!'' buyurur. Dâre Kutni (rahmetullahi aleyh) de ''Nesâi hazretleri, asrının en âlimidir''demiştir. Ömrünün sonuna doğru, Şam'a gitti. Orada Hazreti Ali'yi kötüleyen, haricilerden bâzı kimselerle karşılaştı.
Çok üzüldü de; Hazret-i Mürtezâ ve Ehl-i Beyti meht'eden bir kitâb yazıverdi. Eserin adı: Kitâbü'l-Hasâid fi fadl-ı Ali b. Ebi Tâlib idi. Hasedcilerin fesâdı ve Hazreti Ali'nin faziletlerinden bahs'ediyordu. Bu kitabı niçin yazdığını bilmeyen, bazıları sordular: ''Yâ imâm! Şeyhayn'ın (Hazreti Ebû Bekr ve Hazreti Ömer'in) faziletlerini, niçin yazmadınız?''
O zaman o mübârekler için de bir eser kaleme aldı ve adını Fedâilü's Sahâbe koydu. Eshâb-ı Kirâmın faziletlerini teker teker saydı. Nesâi hazretlerinin Sünen ve bu eserlerinden başka kitapları da mevcuttur. 915 (303h) yılında Filistin'de, Remle şehrinde vefât etti. Mekke-i Mükerreme'de vefât ettiği veya hariciler tarafından, şehid edildiği de rivâyet olunur. Cenâb-ı Hak, gerçek hadis-i şerif âlimlerinden râzı olsun, âmin.