Bir kadinin bir oglu vardi, oglundan baska kimseside yoktu. Bütün günlerini onunla geçirir, vari yoguogluna en ufak bir zarar gelmesini istemezdi. Kadinin bu oglu bir gün tutturdu, illa da hacca gidecegim diyor baska bir sey demiyordu.
Annasi aglamaya basladi. Çünkü oglunun yanindan ayrilmasina tahammül edemeyecegi gibi o gittigi taktirde yapayalniz kalacak ve kimsesizlikten belki de perisan olacakti.
- Oglum, Mekke dedigin surasi degil ki, ne zaman gidip - geleceksin Sen gittikten sonra ben ne yapacagim, etme eyleme, diye yalvardiysa da oglu kararinda israr etti ve hacca gitmek üzere yola çikti ama, ananin da yüregi yanik kaldi.
Yalniz kalan anne üzgün bir kalple dua söyle etti:
- Ya rabbi, oglumun ayriligina dayanamayacagim... Söz dinletemedim, onu bir ikaz et de geri dönsün.
Ogul ananin bu yakarislarindan habersiz olarak yoluna devam ediyordu. Bir gece bir sehirde konaklamak için kalmaya karar verip kapisi açik olan bir mescide girdi. O sehirde de azgin bir hirsiz evlere dadanmis, ne bulursa çaliyor, fakat hirsiz bir türlü yakalanamiyordu. O gece gene hirsiz bir eve girip mal çalmis ve kaçmisti. Hirsizi takip etmeye basladilar, hirsiz kaçiyor takipçiler onu kovaliyorlardi. Derken hirsizin izini kaybettiler. Takipçiler buraya girmis olabilir diye camiiye daldilar. Baktilar ki orada bir adam var. Olsa olsa budur diyerek adami yaka-paça reisin huzuruna çikardilar. Çünkü hergün hirsizlik vukuubuldugu halde yakalayamiyorlardi. Bu sefer tamam dediler, bu sehri kasip kavuran hirsiz budur. Hirsizin gözünün oyulmasina karar verdi mahkeme. Gözlerini oyup bir merkep üzerine gezdirmeye basladilar. Hirsiz ( yani anasinin sözünü dinlemeyen ve hirsiz zanniyla yakalanan genci) gezdiren tellal sahir halkina teshir ediyor ve:
- Ey ahali iste sizin caninizi yakan, malinizi çalan hirsiz nihayet yakalanmistir; bundan sonra rahat edeceksiniz, diye bagirdikça, genç, tellala söyle bagirmasini rica ediyordu:
- Ey ahali iste anasinin sözünü dinlemeyip de illa ben hacca gidecegim diye yola çikanin hali budur, diye bagir diyordu ama derdini ta bastan kimseye anlatamamisti ki, tellala anlatsindi.
Bütün sehri dolastirdiktan sonra genci sehrin disinda bir yol kenarina attilar. Oradan geçenler genci memleketine getirdiler, evini bulmasini temin ettiler.
Genç adamcagiz kendi evlerinin kapisina gelince ;"Hu'" diye seslendi. Tabii ki aradan hayli zaman geçtigi için saçi sakali uzamis, üstü basi yirtilmisti. Kapiyi açan yasli kadin oglunu taniyamadi. Bilmiyordu ki kapiya dilenci halinde gelen arkasindan "Ya Rabbi oglumu azarla da geri dönsün" diye yalvardigi kendi ogluydu.
-Sapa saglam adamsin... Dilenecegine çalisip da kazansana! dedi.
Genç:
- Çalisamam gözlerim kör, deyince yasli kadin :
- Ne oldu gözlerine? Diye sordu.
Genç:
- Ne olacak, annemin hatirini kirdimi sözünü dinlemedim. Allah da benim gözlerimi aldi, diye cevap verince, kadin anladi karsisindakinin oglu oldugunu, basladi hüngür hüngür aglamaya...
- Ya Allah'im! Duam agir olmus, ben onun gözlerinin kör olmasi için dua etmemistim, diye Allah'a yalvarmaya basladi.
Kadina gelen ilahi bir ses:
- Onun suçuna karsilik biz sadece gözlerini kör ettik, aslinda anaya asi olanin cezasi daha agirdir. O buna sükretsin, diyordu.
Kadinin oglu dönüp gelmisti ama gözleri kör oldugu için hiç bir is yapamiyordu. Kadin çok dua etti Allah'a ... Allah'in iyi bir kulu imis ki, duasi kabul olunarak gencin gözlerini Cenab-i Allah iade etti...