Bizim de Barçamız olur mu?
28.05.2009
Dün gece Roma Olimpiyat Stadı’nda Avrupa finali vardı. Hani her sene bizim yöneticilerin söylediği; ‘Avrupa’da final oynayacak bir takım yaratacağız’ ın gerçeği...
90 dakika su gibi aktı gitti...
Bence maç bireysel yetenek ve düşünce zenginliği içeren bir konsept yarattı ama futbolun final kalitesi, temposu fazla yüksek olmadı.
Ancak bu finalden çıkarılacak dersler de çok fazlaydı...
Örneğin;
Barcelona kupayı alarak 110 milyon euronun da sahibi oldu. Bunu Galatasaray alsa borçlarının yarısını öderdi...
Messi gibi 1.69’luk bir futbolcunun kafa golü, uzun pivot santrfor arayan Türk takımlarına mükemmel bir taşlamaydı...
Bizim çalımbaz futbolcular her topta eksenleri etrafında dönerken bu maçtaki futbolcular hep dikine ve ayaklarında hiç top tutmadan oynadılar; tik-tak...
Benim 4-6-0 bu maçta bütün haşmetiyle ortaya çıktı... Ronaldo, Rooney, Eto’o, Messi, Tevez, Giggs, Henry’nin hiç biri çakılı forvet olmadı.
Kimse uzun toplar ortalayıp bir azmanın kafayla arkadaşlarına top indirmesini beklemedi...
Ronaldo gibi bir futbolcusu olan MU bile maçtan sonra yenildiği rakibini alkışladı asla ve asla kimse hakeme kabahat bulmadı...
Yenilen takımın hocası Sir Alex Ferguson son dakikalarda bile kulübede kılını kıpırdatmadı. Asla trip, mimik ve perende atmadı... Ter içinde kalıp atraksiyon çekmedi...
Dünün futbolcusu Guardiola, Barcelona’nın başına 38 yaşında geçti ve bugün Avrupa şampiyonu oldu. Demek adam olacak çocuk başından belli oluyormuş...
Kupa töreninde Barcelona yönetiminden kimse sahaya fırlayıp resim karelerine girme gayreti göstermedi...
Daha çok şeyler var ama maça dönelim...
Futbol sanattır
Yetenek+akıl+fizik+estetik dün akşamki maçın özetidir...
Finalde bunu gördük, oynayanlar topla adeta sevişti... Topla dans etti, sanat yaptı, aşk yaptı... Satranç oynandı sanki. Topu kapan döktürdü, kaybeden bastırıp almak yerine kabuğuna çekildi. Sırayla oynadılar...
Barcelona iki hamlede şah-mat yaptı!
Cetvelle çizilmiş gibi paslar, geometrik şekillerle ataklar, topa maksimum sahip olma ve birbiri ardına mükemmel hareketler... Futbol adına her şey var ama ‘al gülüm-ver gülüm...’
Barcelona daha iyi görüntüde... Topa sahip oldu mu süreli kullanıyor; İnesta, Xavi, Eto’o, bilhassa Messi... Onları seyretmek zevk. Thierry Henry biraz açık yelken oynadı sanki... Gol Eto’odan ve akıl dolu... İkinci gol Messi’den fotoğraflık!
Futbol adına daha pozisyon zengini bir maç beklerdim... Şık hareketler vardı ama bütünlük yoktu...
Maçın uzaydan görüntüsü net; topu ayağına alan takım bir süre onu iyi kullanıyor, kaybedince kazanmak için çaba sarf etmiyor. Top rakibe geçince bu sefer onlar oynuyor. Ne zaman ki topu kaybediyorlar müktesep hak rakibe geçiyor.
İlk yarı böyle geçti. Tempo hiç yok... Tempoyu varmış gibi gösteren şey, güzel hareketler, iğne deliğinden geçirilen paslar ve de çabuk top çevrilmesi... Futbol adına pek bir şey yok!
Haksızlık etmiyorum; Şampiyonlar Ligi finaline yakışır bir ‘taktiksel bilgelik’ yok, ‘sisteme dayalı şablon’ yok. Yaratıcı zekaya dönük bireysel zenginlik çok...
Futbol, oyundan çıkmış şiire dökülmüş.
Harlem edebiyatı gibi bir şey olmuş...
Sizler ne dersiniz bilemem...
Ben yineliyorum;
Estetik hareketler mükemmel ama finale yakışacak bir futbol yok.
Tempo, hırs, karşılıklı top kapma gayreti yok.
Maçın seyri güzeldi, bir şeyleri eksikti.
Nitekim goller de anlık oldu...
Futbol bir oyundur deyip geçelim...
Umarım bir gün bizim de içimizden yetişmiş genç hocalı ve sanatsal futbol oynayan bir Barçamız olur...