1 Kasım 1928’de kabul edilen resmî alfabede Türkiye Türkçesinin sesleri 29 harfle (a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, h, i, ı, j, k, l, m, n, o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü, v, y, z) gösterilmektedir. Ancak Arapçadan, Farsçadan ve batı dillerinden Türkçeye girerek Türkçeleşen kelimelerdeki sesler de bu sayıya eklendiğinde Türkiye Türkçesinde kullanılan seslerin sayısı 40’a yaklaşmaktadır. Yukarıdaki transkripsiyon alfabesi, bu konuda bir fikir verecektir. Türkçede olmayan sesler çıkarıldığında bu sayının azalacağı muhakkaktır.
Resmî alfabede, dilde kolaylık sağlama sebebiyle birbirine yakın seslerden tek harfle gösterilenleri kapı - kelebek; hayâĺ - halı; gezi - galip - kapağı - bebeğe; seni - senin elini gibi kelimelerin söylenişinde sezmek mümkündür. Örneklerde, koyu yazılan seslerin birbirinden farklı sesler olduğuna dikkat ediniz.
Sesler, ses geçidinin açık veya kapalı olmasına göre ünlü (sesli, vokal) ve ünsüz (sessiz, konsonant) olmak üzere ikiye ayrılır:
ÜNLÜLER
Oluşumları sırasında herhangi bir takıntıya uğramayan, sedalarını sadece ses tellerinin titreşiminden alan seslerdir. a, e, ı, i o, ö, u, ü Türkçedeki ünlülerdir. Bu sesler, dört ölçüye göre sınıflandırılır:
1. Oluşum noktalarına göre: Ağzın gerisinde, dilin arka tarafında oluşan a, ı, o, u sesleri art (kalın) ünlülerdir. Dilin öne sürülmesiyle ağzın ön kısmında oluşan e, i, ö, ü sesleri de ön (ince) ünlülerdir.
2. Dudakların durumuna göre: Oluşumunda dudakların yuvarlak şekil aldığı, büzülmeye uğradığı o, ö, u, ü sesleri yuvarlak ünlülerdir. Oluşumunda dudakların açık kaldığı a, e, ı, i sesleri düz ünlülerdir.
3. Ağız boşluğunun durumuna göre: Oluşumu sırasında ağız boşluğunun geniş olduğu a, e, o, ö sesleri geniş; ağız boşluğunun dar olduğu ı, i, u, ü sesleri dar ünlülerdir.
4. Sesin süreklilik derecesine göre: Söylenişi sürekli olan ünlüler uzun ünlülerdir. Söylenişi bir anda (kısa sürede) olan ünlüler kısa ünlülerdir. Türkiye Türkçesinde uzun ünlülere (ā, ê, î, ū, û) Arapça ve Farsçadan dilimize giren kelimelerde rastlanır. Yakut ve Türkmen Türkçelerinde görülen uzun ünlüler ise ana Türkçeden kalmadır. Türkiye Türkçesindeki ünlüler kısadır.
Ünlüleri bir tabloda şöyle gösterebiliriz:
Düz
Yuvarlak
Geniş
Dar
Geniş
Dar
Art (kalın)
A
I
O
U
Ön (ince)
E
İ
Ö
Ü
Bu tabloya göre ünlülerin özelliklerini kolayca söyleyebiliriz:
a : Art, düz, geniştir. o : Art, yuvarlak, geniştir.
ı : Art, düz, dardır. ö : Ön, yuvarlak, geniştir.
e : Ön, düz, geniştir. u : Art, yuvarlak, dardır.
i : Ön, düz, dardır. ü : Ön, yuvarlak, dardır.
ÜNSÜZLER
Oluşumları sırasında ses yolunda (ses telleri, küçük dil, dil, damak, dişler ve dudaklarda) bir engelle karşılaşan, takıntıya uğrayan seslerdir. Oluşum noktalarının çokluğu sebebiyle bütün dillerde ünsüzlerin sayısı ünlülerden fazladır. Türkçede de alfabede gösterilen 29 sesten 21’i ünsüzdür. (b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z)
Ünsüzler, takıntılı sesler olduğu için tek başlarına söylenemezler, tek başlarına hece ve kelime olamazlar. Dillerdeki ünsüz sesler, tek başlarına söylenemediği için önüne veya arkasına bir ünlü getirilerek telaffuz edilirler: ef, el, es, en; ce, de, fe, ge gibi. Dilimizdeki ünsüz sesler ise, tek tek söylenirken Türkçenin ses özelliği ve yapısı dikkate alınarak be, ce, çe, de, fe, ga, ge, ha (he, hı), je, ka (ke), le, me, ne, pe, re, se, şe, te, ve, ye, ze şeklinde söylenmelidir. N harfini en, m harfini em, h harfini aş veya eyç, s’yi es, r’yi ar şeklinde okumak yanlıştır. Özellikle Türkçe kısaltmaları okurken buna dikkat etmek gerekir. Türkçe olmadığı için BBC kısaltması bi bi si; CNN kısaltması si en en şeklinde okunabilir ama Has Bilgi Birikim kısaltmasını (HBB) eyç bi bi; Nergis Televizyonu kısaltmasını (NTV) en ti vi; Türkiye kısaltmasını (TR) ti ar; televizyon kısaltmasını (TV) ti vi şeklinde söylemek de yanlıştır.
Ünsüzler, tonlu - tonsuz oluşlarına göre, temas derecelerine göre ve oluşum noktalarına göre sınıflandırılır:
1. Tonlu - tonsuz oluşlarına göre: Oluşumları sırasında ses tellerini titreştiren b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z sesleri tonlu (sedalı, yumuşak); bunların dışında kalan ve ses tellerini titreştirmeyen ç, f, h, k, p, s, ş, t sesleri tonsuzdur. Tonlu ünsüzlerin tonsuz ünsüzler içinde karşılığı olanlar vardır. Bunlar aşağıdaki tabloda alt alta gelecek şekilde gösterilmiştir. l m n r y ünsüzlerinin ise tonsuz karşılıkları yoktur. Bunlar ayrı bir grup oluşturlar.
2. Temas derecelerine göre: b, c, ç, d, g, k, p, t ünsüzlerinin oluşumu sırasında işleyen organlar birbirine tam temasla hava yolunu kapatarak, geçit vermedikleri için bu sesler, akciğerden gelen havanın, önüne çıkan engeli aşmasıyla (patlamayla) oluşur. Hışırtı veya fısırtı halinde sürekli olarak söylenemeyen bu sesler, süreksiz (patlayıcı) ünsüzlerdir.
f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z ünsüzlerinin oluşumu sırasında ise ses yolundaki organlar birbirlerine tam temas etmezler. Hava akımının geçişi için az çok bir aralık olur. Bu sesler, hışırtı veya mırıltı (ssss..., şşşşş..., mmmm...,) şeklinde sürekli söylenmeye uygun olduğu için sürekli ünsüzler olarak adlandırılır.
İçinde sürekli ünsüzlerin bulunduğu (peçete, çaput, ketçap, açıkta gibi) bazı sözlerde, söz öbeklerinde çıkakları yakın seslerin art arda gelmesi sonucu söyleyişin güçlüğe uğraması kulağı rahatsız eder. Buna kakofoni de denir. Bu tarzdaki kelimeler, bestelenmeye pek uygun değildir.
Tonlu - tonsuz oluşlarına göre ve temas derecelerine göre ünsüzleri bir tabloda şöyle gösterebiliriz:
Süreksiz
Sürekli
Tonsuz (sert, sedasız,)
p ç t k
f h s ş
Tonlu (yumuşak, sedalı)
b c d g
v ğ z j
l m n r y
3. Oluşum noktalarına göre ünsüzler: Ünsüzler, ses yolundaki oluşum yerlerine göre önden arkaya doğru da sınıflandırılır.
Ünsüzler, tek tek dikkatli bir şekilde söylenirse, bunların nerede ve nasıl oluştukları pratik bir biçimde tespit edilebilir.