| | Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
ßy_€L€kTroO Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2532 Başarı Puanı : 6556 Rep Puanı : 13 Kayıt tarihi : 15/05/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Öğrenci
| Konu: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri C.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm | |
| Fuzûlî'nin yaşamı üzerine çok fazla bilgi yoktur. Bağdat yakınlarında Hille veya Kerbela'da doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı Mehmet'tir. Toplum bilimcilere göre Oğuz'ların Bayat aşiretindendir. Doğum tarihinin bilinmemesine karşın, ölüm tarihi 1556 yılıdır.
Türkçe divanının önsözünden öğrendiğimize göre, yaşamı boyunca Irak dışına çıkmamıştır. Bazı Farsça kaynaklara göre ömrünün büyük bölümünü halife Ali'nin Necef'deki mezarına hizmet ederek geçirmiştir. Bu hizmetinden dolayı Safevi hükümdarları tarafından ona bir aylık bağlanmıştır. Fakat günün birinde bilinmeyen bir sebeple bu aylığı kesilmiştir. Irak Safavi'lerin elindeyken şah İsmail ve Safavi ileri gelenlerine şiirler sunan Fuzûlî, Irak'ın Osmanlı'ların eline geçmesiyle de Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı ileri gelenlerine şiirler sunmuştur. Osmanlı'lar döneminde de Fuzûlî'ye dokuz akçelik bir aylık bağlanmıştır. Fakat Fuzûlî'nin o dönemin Nişancı paşasına gönderdiği şikayet-nâme'sinden anlaşılıyor ki, Fuzûlî kendisine bağlanan bu aylığı hiçbir zaman alamamıştır. Her iki dönemde de değeri anlaşılamayan ve gereken önem verilmeyen şairin yaşamı yoksulluk içinde geçmiş, 1556 yılında Irak'ı kasıp kavuran veba salgınında ölmüştür.
Farsça ve Türkçe divanlarının önsözlerinden anlaşıldığına göre daha çocuk yaşta şiirle uğraşan Fuzûlî genellikle şiirlerini Azeri lehçesiyle yazmış. Ona göre divan edebiyatındaki şiir türlerinin en önemlisi gazeldir. O nedenle kendi gönlüne de gazeli seçmesini önermiştir.
Fuzûlî'nin şiirleri diğer divan şairlerinin şiirlerinden bambaşka bir özelliğe sahiptir. Onun şiirleri genellikle din dışı şiirlerdir. Bu şiirlerde çoğunlukla aşk teması işlenmiştir. şair bir anlamda aşkı şiirlerinde metalaştırmış ve aşk derdinden mutlu olduğunu söylemiştir. Hatta bu dertten hiç kurtulmak istemediğini vurgulamıştır. Ayrıca Fuzûlî divan şiirinin bir özelliği olan söz sanatlarını en ustaca kullanmış bir şairdir. O nedenle gazelleri ve diğer şiirleri hayli süslü ve anlaşılması çok zor şiirlerdir.
ıyi şiirin yalnızca bilimle elde edilebileceğine inanan Fuzûlî, bu düşüncesini Türkçe divanının önsözünde "ılimsiz şiir, temeli yok duvar gibi olur, temelsiz duvar da sonunda itibarsız olur" diye açıklar. Bu düşüncesini her zaman savunduğunu ve "ilimsiz şiirden ruhsuz kalıp gibi nefret ettiğini" vurgular.
Fuzûlî, Eski Türk Edebiyatı'nda ünü ve etkisi en yaygın olan şairlerden biridir. Azeri ve Çağatay lehçeleriyle yazan şairler üzerinde olduğu gibi, Türkiye lehçesiyle yazan pek çok divan, tasavvuf, halk ve modern Türk edebiyatının ilk dönem şairlerine de büyük etkisi olmuştur.
Yapıtları: Türkçe, Farsça ve Arapça üç divan, Leylî vü Mecnun mesnevisi, Kerbela olayını anlattığı nesir ve nazım karışımı Hadıkat-üs-Suada ve şikayet -nâme adlı mansur mektuplardır. | |
| | | ßy_€L€kTroO Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2532 Başarı Puanı : 6556 Rep Puanı : 13 Kayıt tarihi : 15/05/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Öğrenci
| Konu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri C.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm | |
| KASÎDE DER NA'T-I HAZRET-İ NEBEVÎ (Su Kasidesi) Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.)
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
ıhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. )
Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)
Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.)
ıste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)
Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su
(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da kevser istiyorlar.)
Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su
(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)
Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam.)
Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
(Dostlarım! şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su sunun.)
Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından) kurtarabilir.)
ıçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su
(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
ıktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr’a su
(Su Hz. Muhammed’in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(ınsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. Muhammed’in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.)
Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su
(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su meydana çıkarmıştır.)
Mu’cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su
(Hz. Peygamberimiz’in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)
Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr’a su
(Mihnet günü Ensâr’a parmağından su verdiğini (bir mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)
Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)
Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su
(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)
Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)
Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da olsa o eşikten dönmez.)
Zikr-i na’tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su
(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na’tının zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilirler.)
Yâ Habîballah yâ Hayre’l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su
(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)
Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc’da
şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su
(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su
(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.)
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim.)
Yümn-i na’tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü’lü şeh-vâra su
(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî’nin (alelâde) sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su (damlası) gibi birer inci olmuştur.)
Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (gözyaşı) döktüğü zaman,)
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.) | |
| | | ßy_€L€kTroO Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2532 Başarı Puanı : 6556 Rep Puanı : 13 Kayıt tarihi : 15/05/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Öğrenci
| Konu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri C.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm | |
| Fuzûlî’nin gazellerinden bir örnek:
1- Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı
2- Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
3- Yetti bîkesliğim ol gaayete kim çevremde
Kimse yoh çevrile girdâb-ı belâdan gayrı
4- Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-i sebâdan gayrı
5- Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyen
Ne temettu bulunur bende sadâdan gayrı
Açıklaması:
1-Senin sokağının başında beladan başka elde ettiğim (bir şey) yok -aşkının yolunda yok olmaktan (ölmekten) başka da bir amacım yok.
2-Ey ah! Gam (hüzün) meclisinin ney´iyim, ateşe yanmış kuru vücudumda arzudan başka ne bulursan yele ver (savur) dağıt.
3-Kimsesizliğim o dereceye vardı ki, çevremde -bela girdabından başka dönen kimse yok.
4-Bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar, -ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.
5-Fuzûlî! Aşk meclisinde nasıl ah etmeyeyim? -bende sesten başka ne kâr bulunur.
1 bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var
2 kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın leylanin mecnunu şirinin eğer ferhadı var
3 ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var
4 öyle bed-halem ki ahvalim görende şad olur her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var
5 gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var
6 ey fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul akl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var
Açıklama
1 bende mecnundan daha fazla aşıklık özellikleri var sadık olan aşık benim, mecnunun sadeece adı var
2 ben senin aşığınım ki bununla övünmelisin nasıl leylanın mecnunu şirinin ferhadı var
3 aklım başımda ey gül beni bülbüle benzetme onun derde sabrı yok her an feryadı var
4 öyle kötü haldeyim ki halimi görenler mutlu olur zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönlü varsa
5 ey gönlümün kuşu, aşk aleminde boş boş gezme cunku bu alemin her yolunda birçok avcısı var
6 ey fuzuli! aşkı yasaklayan nasihatçıya uyma o aklın tedbiridir sanmaki onun bir temeli var
Gazel -Ya Râb 1-Benim tek hîç kim zâr ü perişân olmasın yâ Rab Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasın yâ Rab
2-Demâdem cevrlerdir çektiğim bî-rahm bütlerden Bu kâfirler esiri bir müselmân olmasın yâ Rab
3-Görüp endîşe-i katlimde ol mâhı budur derdim Ki ol endîşeden ol meh peşîmân olmasın yâ Rab
4-Çıkarmak etseler tenden çekip peygânın ol servin Çıkan olsun dil-i mecrû peygân olmasın yâ Rab
5-Cefâ vü cevr ile mu’tâdım anlarsız nolur hâlim Cefâsına had ü cevrine pâyân olmasın yâ Rab
6-Demen kim adli yok yâ cevri çok her hâl ile olsa Gönül tahtına andan özge sultân olmasın yâ Rab
7-Fuzûlî buldu genc-i âfiyet meyhâne küncünde Mübârek mülktür ol mülk vîrân olmasın yâ Rab
Günümüz Türkçesiyle
1-Ey Tanrı'm!hiç kimse benim gibi inlemesin ve perişan olmasın;aşk derdinin ve ayrılık yarasının esiri olmasın,ey Tanrı'm! 2-Merhametsiz putlardan (yani:güzellerden) daima cefa çekiyorum;ey Tanrım!bir Müslüman bu kâfirlerin esiri olmasın. 3-O ayın (yani:ay yüzlü güzelin) beni öldürmeyi düşündüğünü gördüm:derdim budur:o ay, o düşünceden pişman olmasın ey Tanrım! 4-O selvinin (yani:selvi boylunun) okunun temrenini vücuttan çekip çıkarmak isteseler,yaralı gönül çıksın,fakat ok temreni çıkmasın,ey Tanrım! 5-Cevir ve cefaya alışığım,onlarsız halim ne olur!Cefasına sınır,cevrine son olmasın ey Tanrım! 6-Adaleti yok,zulmü çok demeyin;nasıl olursa olsun,gönül tahtına ondan başka sultan olmasın,ey Tanrım! 7-Fuzulî meyhane köşesinde âfiyet hazinesi buldu (yani:esenlik,eminlik buldu),o mülk mübarek mülktür,viran olmasın,ey Tanrım!
GAZEL-BAK
Reng-i rûyundan dem urmuş sâgarı sahbâya bak Âftab ile kılur da’vî tutulmuş ayâ bak
Şem’ bâşından çıkarmış dûd-ı şevk-ı kâkülün Böyle kûteh ömr ile başındaki sevdâya bak
Sînemi çâk eyle gör dil iztırâbın aşktan Revzen aç her dem hevâdan mevc uran deryâya bak
Ey Fuzûlî her nice nâsıh seni men’ eylese Bakma anın kavline bir çehre-i zîbaya bak
Günümüz Türkçesiyle
1-Şarap kadehine bak;sevgilinin yüzünün renginden bahse kalkmış;tutulmuş aya (yani:şarap kadehine) bak;güneşle davaya girişmiş.
2-Mum,sevgilinin saçlarını özlemiş, o özleyişin dumanını başından çıkarmış (yani:o özleyişle tütmeye koyulmuş).Böyle kısa bir ömürle başındaki sevdaya bak.
3-Göğsümü yar da gönlümün aşkla nasıl çırpındığını gör;pencere aç da her solukta havadan dalgalanan denize bak.
4-Ey Fuzuli,öğütçü ne kadar seni yasaklasa da,onun sözüne bakma,güzel bir yüze bak. Fuzûlî | |
| | | ßy_€L€kTroO Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2532 Başarı Puanı : 6556 Rep Puanı : 13 Kayıt tarihi : 15/05/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Öğrenci
| Konu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri C.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm | |
| GAZEL-GÖRÜNÜR Serv-i âzâd kadinle bana yeksan görünür Neye ser-geşte olan baksa hırâman görünür
Can görünmez deseler tende inanmam nitekim Lûtftan her nice baksam tenine can görünür
Derdim ahvâlimi cânâna kılam arz velî Görebilmem özümü anda ki cânân görünür
Ne keman-dârsın ey meh ki atıp gamze okun Yıktığın saydda ne zahm ne peygân görünür
Bir sanem zülfüne gûyâ ki veriptir gönlün Ki Fuzuli’nin eyen hâli perişan görünür
Günümüz Türkçesiyle
1-Hür selvi (yani:alabildiğine uzanmış selvi), ban,seninle aynı boyda görünür.Başı dönen neye baksa dönüyor,yürüyor görünür.
2-Bedende can görünmez deseler inanmam;çünkü lûtuftan(yani:lûtfedip bana göründüğün zaman,yahut vücudumdaki letâfet yüzünden)bedenine ne kadar baksam bana can görünür.
3-Hallerimi sevgiliye bildireyim derdim:ama sevgili görününce kendimi göremem ki.
4-Ey ay (yani:ay yüzlü), ne okçusun ki,bakış okunu atıp yıktığın avda ne yara görünür,ne ok temreni.
5-Güya bir putun (yani:güzelin) saçlarına gönlünü vermiş;çünkü Fuzuli’nin hâli,perişan görünür.
Gazel - Usanmaz mı? Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı
Kamu bâmarına cânan devâ-yı derd eder ihsan Niçin kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-ı giryânım Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı
Gül-i ruhşârına karşu gözümden kanlı akar su Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Günümüz Türkçesiyle:
1-Sevgili beni candan usandırdı,cefadan usanmaz mı?Âhımdan gökler yandı,dileğimin mumu yanmaz mı?
2-Sevgili,bütün hastalarının derdine ilaç veriyor,bana niçin ilaç vermiyor?Beni hasta sanmıyor mu?
3-Ayrılık gecesinde canım yanar,ağlayan gözüm kanlı yaş döker,feryadım halkı uyandırır,kara bahtım uyanmaz mı?
4-Yanağının gülüne karşı gözümden kanlın su akar (yani:kan ağlarım); sevgilim!Bu gül mevsimidir,akar sular bulanmaz mı?
5-Ben gamımı gizli tutardım,”sevgiliye aç” dediler,desem o vefasız acaba inanır mı?İnanmaz mı?
6-Ben sana meyletmiş değildim,aklımı sen yok ettin;beni kınayan gafil seni görünce utanmaz mı?
7-Fuzuli çılgın bir rinttir,daima halkın diline düşmüştür;sorun ki bu nasıl sevdadır?Bu sevda dan usanmaz mı?
Gazel - Gayrı Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayrı
Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk Ki gözüm görmeye ol mâh-likaadan gayrı
Yetti bî-kesliğim ol gaayete kim çevremde Kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı
Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyem Ne temettu’ bulunur bende sadâdan gayrı
Günümüz Türkçesiyle:
1- Senin bulunduğun yerde belâdan başka elde ettiğim şey yok;aşkının yolunda yok olmaktan başka bir maksadım yok.
2-Ey âh!gam meclisinin ney’iyim,ateşe yanmış kuru vücudumda arzudan (veya:havadan) başka ne bulursan yele ver (yani:savur,dağıt).
3-Ey kanlı gözyaşı!ayrılık günü yüzüme perde çek ki gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.
4-Kimsesizliğim o dereceye vardı ki,çevremde belâ girdabından başka dönen kimse yok.
5-Bana ne gönül ateşinden başka kimse yanar,ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.
6-Fuzuli!aşk meclisinde nasıl âh etmeyeyim?Bende sesten başka ne kâr bulunur?
Gazel - İçindir Âh eylediğim serv-i hırâmânın içindir Kan ağladığım gonce-i handânın içindir
Ser-geşteliğim kâkül –i müşkınin ucundan Âşüfteliğim zülf-i perîşânın içindir
Bîmâr tenim nerkis-i mestin eleminden Hûnin ciğerim lâ’l-i dür-efşânın içindir
Yaktım tenimi vasl günü şem’ tek ammâ Bil kim bu tedârük şeb-i hicrânın içindir
Kurtarmağa yağmâ-yı gamından dil ü cânı Sa’yim nazar-ı nerkis-i fettânın içindir
Can ver gönül ol gamzeye kim bunca zamandır Cân içre seni sakladığım ânın içindir
Vâiz bize dün dûzahı vasf etti Fuzûlî Ol vasf senin külbe-i ahzânın içindir
Günümüz Türkçesiyle:
1-Âh edişim,salınarak yürüyen selvin (yani:selvi boyun) içindir,kan ağlayışım gülen koncan (yani:konca gibi ağzın) içindir.
2-Başımın dönmesi mis kokulu kâkülündendir;perişanlığım perişan saçın içindir.
3-Sarhoş nerkisinin (yani:süzgün gözünün) derdinden vücudum hastadır,inci saçan lâ’lin (yanisından inci gibi dişlerin görünen lâ’l gibi kırmızı dudakların) için ciğerim kanlıdır.
4-Kavuşma günü vücudumu mum gibi yaktım;bil ki,bu hazırlık senin ayrılık gecen içindir.
5-Gönül ve canı gamını yağmasından kurtarmağa çalışmam,fettan nerkisine (yani:nerkis gibi gözüne) feda etmek içindir.
6-Gönül! O süzgün bakışa can ver ki,bunca zamandır seni onun için canımın içinde saklıyorum.
7-Fuzuli!vaiz bize dün cehennemin nasıl olduğunu anlattı,o anlattıkları kulübesi içindir (yani:senin gam yuvası olan kulübene uygun düşmektedir.)
Gazel - Beni Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inayetini ehl-i derden Ya’ni ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan irâdetim Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın Geldikçe derdine beter et mübtelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ beni
Nahvet kılıp nasîb Fuzûlî gibi bana Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni
Günümüz Türkçesiyle:
1-Ey Tanrı!beni aşk belasıyla bildik et,beni aşk belasından bir an ayrı bırakma. 2-Yardımını dertlilerden eksiltme,yani beni çok belalara düşür. 3-Ben var oldukça dileğimi belâdan ayırma,çünkü ben belâyı isterim,belâ beni ister. 4-Sevgilimin güzelliğini gittikçe çoğalt,geldikçe de derdine beni daha beter düşkün et. 5-Onun ayrılığı ile vücudumu o kadar zayıflat ki,yelin beni ona kavuşturması mümkün olsun. 6-Ey Tanrı!bana Fuzuli gibi kibirlilik verip de beni bana bağlama.
Gazel - Küfr-i Zülfün Küfr-i zülfün salalı rahneler îmânımıza Kâfir ağlar bizim ahvâl-i perîşânımıza
Seni görmek müteazzir görünür böyle ki eşk Sana baktıkça dolar dîde-i giryânımıza
Cevr-i çok eyleme kim olmaya nâgeh tükene Az edip cevr ü cefâlar kılasın cânımıza
Eksik olmaz gamımız bunca ki bizden gam alıp Her gelen gamlı gider şâd gelip yanımıza
Gam-ı eyyâm Fuzûlî bize bîdâd etti Gelmişiz acz ile dâd etmeğe sultânımıza
Günümüz Türkçesiyle:
1-Saçının kâfirliği (veyaalığı) imanımıza yarıklar açalı,bizim perişan halimize kâfir ağlar.
2-Seni görmek imkânsız görünür,çünkü sana baktıkça ağlayan gözümüze gözyaşı dolar.
3-Cevri çoğaltma,belki birdenbire tükenir;cevri azaltıp canımıza her zaman cevir ve cefalar et.
4-Gamımızı eksik olmaz,o kadar ki,yanımıza neşeli gelen herkes bizden gam alıp gamlı gider.
5-Fuzuli!günlerin (zamanın) gamı bize zulüm etti;bunalmışız da sultanımıza adalet istemeğe (veya:feryat etmeğe) gelmişiz. | |
| | | ßy_€L€kTroO Özel Üye
Mesaj Sayısı : 2532 Başarı Puanı : 6556 Rep Puanı : 13 Kayıt tarihi : 15/05/09 Yaş : 33 Nerden : Almanya İş/Hobiler : Öğrenci
| Konu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri C.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm | |
| Seçme Beyitler ve Mısralar 1 Ger derse Fuzûlî ki güzellerde vefâ var Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır
2 Dest-bûsî ârzusuyla ölürsem dûstlar Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
3 Gâh Mecnun gâh ben devr içre nevbet bekleriz
4 Çekme dâmen nâz edip üftâdelerden vehm kıl Göklere açılmasın eller ki dâmânındadır
5 Ey Fuzûlî kalmışım hayrette bilmem neyleyim Dehr zâlim baht nâ-fermân gam çok ömür az
Günümüz Türkçesiyle:
1)Fuzuli eğer “güzellerde vefa var” derse, aldanma ki şair sözü elbette yalandır.
2)Dostlar!onun elini öpmek arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapın,onunla sevgiliye su sunun.
3)Devir içinde kâh Mecnun, kâh ben nöbet bekleriz.
4)Sana düşkünlerden, nazlanarak eteğini çökme.Kork eteğinde olan eller göklere açılmasın (âşıkların ilenmesin sana!)
5)Ey Fuzuli!şaşırmış kalmışım, bilmem neyliyeyim. Zaman zalim, baht buyruğuma uymuyor, gam çok,ömür az.
GAZEL
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı? Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı?
Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan Niçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı?
Şeb’i hicran yanar canım, döker kan çeşm-i giryanım Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?
Gül-i ruhsarına karşı gözümden kanlı akar su Habibim faslı güldür bu akar sular bulanmaz mı?
Gamım pinhan dutardım ben, dediler yare kıl rûşen Desem ol bîvefa bilmen inanır mı inanmaz mı?
Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail Bana ta’n eyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?
Fuzuli rind-i şeydadır hemîşe halka rüsvadır Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı?
GAZEL
Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni
Az eyleme inayetini ehl-i derdden Ya'ni ki çok belâlara kıl mübtela meni
Oldukça men götürme belâdan irâdetim Men isterem belâyı çü ister belâ meni
Temkinimi belâ-yı mahabbetde kılma süst Tâ dost ta'n edüp demeye bî-vefa meni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın Geldikçe derdine beter et mübtelâ meni
Öyle zâif kıl tenimi firkatinde kim Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ meni
Nahvet kılub nasîb Fuzûlî gibi mana Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak mana meni
GAZEL
Eyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünya nedür Men kimem sâkî olan kimdür mey ü sahba nedür
Gerçi cânândan dîl-i şeyda içün kâm isterem Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dîl-i şeyda nedür
Vasldan çün âşıkı müstağnî eyler bir visal Âşıka mâşukdan her dem bu istiğna nedür
Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfiha nedür
Âh u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür
GAZEL
Hansı gülşen gülbün-ü serv-i hırâmânunca var Hansı gülbün üzre gonca la'l-i handânunca var Hansı gülzâr içre bir gül açılur hüsnün kimi Hansı Gül bergi leb-i lâl-i dür-ebşânunca var Hansı bâgun var bir nahli kadün teg bâr-ver Hansı nahlün hâsılı sib-i zenahdânunca var Hansı hûnî sen kimi cellâda olmuşdur esîr Hansı cellâdun kılıcı nevk-i müjgânunca var Hansı bezm olmuş münevver bir kadün teg şem'den Hansı şem'ün şu'lesi ruhsâr-ı tâbanunca var Hansı yerde tapılır nisbet sana bir genc-i hüsn Hansı gencün ejderi zülf-i perîşânunca var Hansı gülşen bülbülün derler Fuzûlî sen kimi Hansı bülbül nâlesi feryâd ü efgânunca var
GAZEL
Ney kimi her dem ki bezm-i vaslünı yâd eylerem Tâ nefes vardur kuru cismümde feryâd eylerem Rûz-ı hicrândur sevin ey murg-ı rûhum kim bugün Bu kafesden men seni elbette azâd eylerem Vehm edüp tâ salmaya sen mâha mihrin hiç kim Kime yetsem cevr-ü zulmünden ana dâd eylerem Kan yaşum kılmaz vefâ giryân gözüm isrâfına Munca kim her dem ciğer kanından imdâd eylerem ıncimen her nice kim ağyâr bî-dâd eylese Yâr cevri içün gönül bî-dâda mutâd eylerem Bilmişem bulman visâlinlik bu ümmîd ile Gâh gâh öz hatır-ı nâ-şâdumı şâd eylerem Levh-i âlemden yudum eşk ile Mecnûn adını Ey Fuzûlî men dâhi âlemde bir ad eylerem
GAZEL
Bilmez idüm bilmek ağzun sırrını düşvâr imiş Ağzunı derlerdi yoh dedüklerince var imiş Âciz olmuş yakmağa âhı ile kûhu Kûh-ken Neylesün miskin anun 'ışkı hem ol mikdâar imiş Daşa çekmiş halk içün Ferhâd şîrîn suretin 'Arza kılmış halka mahbûbun 'aceb bî-'ar imiş Ka'be ihrâmına zâhid dediler bel bağladı Eyledüm tahkîk anun bağlanduğı zünhâr imiş 'Ömrlerdir eylerem ahvâl-i dünyâ imtihân Nakd-i 'ömr ü hâsıl-ı dünyâ hemün bir yar imiş Zevk-i dîdârı ile dir-dârun yoh etdüm varumı Devlet-i bâkî ki derler devlet-i dîdâr imiş Dün Fuzûlî 'ârızun görgeç revân tapşurdu cân Lâf edüp derdi ki cânum var emânet-dâr imiş
GAZEL
Kad enâr el-aşk-ı li'l-'uşşâkı minhâci'l-hüdâ Salik-i râh-i hakikat aşka eyler iktida Aşktır ol neş'e-i kâmil kim andandır müdâm Meyde teşvir-i hararet neyde te'sir-i sadâ Vâdi-i vahdet hakikatte makâm-i aşktır Kim müşahhas olmaz ol vadide sultândan geda Eylemez alvet-sarây-i sırr-i vahdet mahremi Âşıkı ma'şuktan ma'şuku âşıktan cüda Ey ki ehl-i aşka söylersen melâmet terkin et Söyle kim mümkin midir tağyîr-i takdîr-i Hudâ Aşk kilki çekti hat levh-i vücûd-i âşıka Kim ola sâbit Hak isbâtında nefy mâ'ada Ey Fuzûli intihâsız zevk buldun aşktan Böyledir her iş ki Hak adiyle kılsan ibtida Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib! Kılma derman kim, helakim zehri dermanındadır Ol yire varanı eylesun Hak cennetmekan Anın meni her daim şen olasız duada
GAZEL
Gönülde bin gâmım vardır ki pinhân eylemek olmaz Bu hem bir gam ki il ta'nından efgân eylemek olmaz Ne müşkil derd olursa bulunur âlemde dermânı Ne müşkil der imiş aşkın ki dermân eylemek olmaz Fena mülküne çok azm etme ey dil çekme zahmet kim Bu tedbîr ile def'i derd-i hicrân eylemek olmaz Sakın gönlüm yıkarsın pendden dem urma ey nâsih Hevâ-yi nefs ile bir mülkü vîran eylemek olmaz Dehânın üzre lâ'lin istemiş dil def-i müşkildir Görünmez hiç cürmü yok yere kan eylemek olmaz Du'âlar eylerim benden yana bir dem güzâr etmez Ne çâre sihr ile servi hırâman eylemek olmaz Fuzûlî âlem-i kayd içre sen dem urma aşkından Kemâl-i cehl ile da'vây-i irfân eylemek olmaz | |
| | | | Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |