RockLife Rock Metal Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ßy_€L€kTroO
Özel Üye
Özel Üye
ßy_€L€kTroO


Mesaj Sayısı : 2532
Başarı Puanı : 6556
Rep Puanı : 13
Kayıt tarihi : 15/05/09
Yaş Yaş : 33
Nerden : Almanya
İş/Hobiler İş/Hobiler : Öğrenci

Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Empty
MesajKonu: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri   Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm

Fuzûlî'nin yaşamı üzerine çok fazla bilgi yoktur.
Bağdat yakınlarında Hille veya Kerbela'da doğduğu
tahmin edilmektedir. Asıl adı Mehmet'tir. Toplum
bilimcilere göre Oğuz'ların Bayat aşiretindendir.
Doğum tarihinin bilinmemesine karşın, ölüm tarihi
1556 yılıdır.

Türkçe divanının önsözünden öğrendiğimize göre,
yaşamı boyunca Irak dışına çıkmamıştır. Bazı Farsça
kaynaklara göre ömrünün büyük bölümünü halife
Ali'nin Necef'deki mezarına hizmet ederek
geçirmiştir. Bu hizmetinden dolayı Safevi
hükümdarları tarafından ona bir aylık bağlanmıştır.
Fakat günün birinde bilinmeyen bir sebeple bu
aylığı kesilmiştir. Irak Safavi'lerin elindeyken
şah İsmail ve Safavi ileri gelenlerine şiirler
sunan Fuzûlî, Irak'ın Osmanlı'ların eline
geçmesiyle de Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı
ileri gelenlerine şiirler sunmuştur. Osmanlı'lar
döneminde de Fuzûlî'ye dokuz akçelik bir aylık
bağlanmıştır. Fakat Fuzûlî'nin o dönemin Nişancı
paşasına gönderdiği şikayet-nâme'sinden anlaşılıyor
ki, Fuzûlî kendisine bağlanan bu aylığı hiçbir
zaman alamamıştır. Her iki dönemde de değeri
anlaşılamayan ve gereken önem verilmeyen şairin
yaşamı yoksulluk içinde geçmiş, 1556 yılında Irak'ı
kasıp kavuran veba salgınında ölmüştür.

Farsça ve Türkçe divanlarının önsözlerinden
anlaşıldığına göre daha çocuk yaşta şiirle uğraşan
Fuzûlî genellikle şiirlerini Azeri lehçesiyle
yazmış. Ona göre divan edebiyatındaki şiir
türlerinin en önemlisi gazeldir. O nedenle kendi
gönlüne de gazeli seçmesini önermiştir.

Fuzûlî'nin şiirleri diğer divan şairlerinin
şiirlerinden bambaşka bir özelliğe sahiptir. Onun
şiirleri genellikle din dışı şiirlerdir. Bu
şiirlerde çoğunlukla aşk teması işlenmiştir. şair
bir anlamda aşkı şiirlerinde metalaştırmış ve aşk
derdinden mutlu olduğunu söylemiştir. Hatta bu
dertten hiç kurtulmak istemediğini vurgulamıştır.
Ayrıca Fuzûlî divan şiirinin bir özelliği olan söz
sanatlarını en ustaca kullanmış bir şairdir. O
nedenle gazelleri ve diğer şiirleri hayli süslü ve
anlaşılması çok zor şiirlerdir.

ıyi şiirin yalnızca bilimle elde edilebileceğine
inanan Fuzûlî, bu düşüncesini Türkçe divanının
önsözünde "ılimsiz şiir, temeli yok duvar gibi
olur, temelsiz duvar da sonunda itibarsız olur"
diye açıklar. Bu düşüncesini her zaman savunduğunu
ve "ilimsiz şiirden ruhsuz kalıp gibi nefret
ettiğini" vurgular.

Fuzûlî, Eski Türk Edebiyatı'nda ünü ve etkisi en
yaygın olan şairlerden biridir. Azeri ve Çağatay
lehçeleriyle yazan şairler üzerinde olduğu gibi,
Türkiye lehçesiyle yazan pek çok divan, tasavvuf,
halk ve modern Türk edebiyatının ilk dönem
şairlerine de büyük etkisi olmuştur.

Yapıtları: Türkçe, Farsça ve Arapça üç divan, Leylî
vü Mecnun mesnevisi, Kerbela olayını anlattığı
nesir ve nazım karışımı Hadıkat-üs-Suada ve şikayet
-nâme adlı mansur mektuplardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßy_€L€kTroO
Özel Üye
Özel Üye
ßy_€L€kTroO


Mesaj Sayısı : 2532
Başarı Puanı : 6556
Rep Puanı : 13
Kayıt tarihi : 15/05/09
Yaş Yaş : 33
Nerden : Almanya
İş/Hobiler İş/Hobiler : Öğrenci

Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Empty
MesajKonu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri   Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm

KASÎDE DER NA'T-I HAZRET-İ NEBEVÎ (Su Kasidesi)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su

Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem

Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su

(şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi
kaplamıştır, bilemem..)

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk

Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da
zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.)

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin

ıhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su

(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin
sözünü korka korka söyler.)

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su

(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin
yüzün gibi bir gül açılmaz.)

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna

Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su

(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de)
gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. )

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola

Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su

(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene
verilen su boşa gitmez.)

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ

Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su

(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı
bir iştir.)

ıste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it

Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum
bu defa da benim için su ara.)

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi

Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su

(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, sofular da
kevser istiyorlar.)

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr

Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su

(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş salınışlı; serviyi
andıran sevgiliye aşık olmuş.)

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek

Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su

(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere bırakamam.)

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar

Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su

(Dostlarım! şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla sevgiliye su
sunun.)

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger

Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su

(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi (yalvarıp aracı
olması bu dikbaşlılığından) kurtarabilir.)

ıçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile

Gül budağınun mizâcına gire kurtara su

(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu
engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme

ıktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr’a su

(Su Hz. Muhammed’in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ

Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su

(ınsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. Muhammed’in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.)

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın

Mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su

(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su meydana
çıkarmıştır.)

Mu’cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim

Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su

(Hz. Peygamberimiz’in mûcizeleri dünyada uçsuz bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o mucizelerden), ateşe tapan
kâfirlerin binlerce mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ

Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr’a su

(Mihnet günü Ensâr’a parmağından su verdiğini (bir mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse hayret ile (şaşa
kalarak) parmağını ısırır.)

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât

Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su

(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, düşmanına) elbette
yılan zehrine döner.)

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz

El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su

(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su damlasından binlerce rahmet
denizi dalgalanmıştır.)

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl

Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su

(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr

Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su

(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da olsa o
eşikten dönmez.)

Zikr-i na’tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ

Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su

(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na’tının zikrini
dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) derman bilirler.)

Yâ Habîballah yâ Hayre’l beşer müştakunam

Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su

(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp dâimâ su
diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc’da

şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su

(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner

Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su

(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel su iner.)

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma

Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su

(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, (ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden ümitliyim.)

Yümn-i na’tünden güher olmış Fuzûlî sözleri

Ebr-i nîsândan dönen tek lü’lü şeh-vâra su

(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî’nin (alelâde) sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su (damlası)
gibi birer inci olmuştur.)

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr

Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su

(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su (gözyaşı)
döktüğü zaman,)

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam

Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßy_€L€kTroO
Özel Üye
Özel Üye
ßy_€L€kTroO


Mesaj Sayısı : 2532
Başarı Puanı : 6556
Rep Puanı : 13
Kayıt tarihi : 15/05/09
Yaş Yaş : 33
Nerden : Almanya
İş/Hobiler İş/Hobiler : Öğrenci

Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Empty
MesajKonu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri   Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm

Fuzûlî’nin gazellerinden bir örnek:


1- Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı

Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı

2- Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver

Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı

3- Yetti bîkesliğim ol gaayete kim çevremde

Kimse yoh çevrile girdâb-ı belâdan gayrı

4- Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-i sebâdan gayrı

5- Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyen

Ne temettu bulunur bende sadâdan gayrı



Açıklaması:

1-Senin sokağının başında beladan başka elde ettiğim (bir şey) yok -aşkının yolunda yok olmaktan (ölmekten) başka da bir amacım yok.

2-Ey ah! Gam (hüzün) meclisinin ney´iyim, ateşe yanmış kuru vücudumda arzudan başka ne bulursan yele ver (savur) dağıt.

3-Kimsesizliğim o dereceye vardı ki, çevremde -bela girdabından başka dönen kimse yok.

4-Bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar, -ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.

5-Fuzûlî! Aşk meclisinde nasıl ah etmeyeyim? -bende sesten başka ne kâr bulunur.



1 bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var

2 kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
leylanin mecnunu şirinin eğer ferhadı var

3 ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var

4 öyle bed-halem ki ahvalim görende şad olur
her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var

5 gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var

6 ey fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
akl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var


Açıklama

1 bende mecnundan daha fazla aşıklık özellikleri var
sadık olan aşık benim, mecnunun sadeece adı var

2 ben senin aşığınım ki bununla övünmelisin
nasıl leylanın mecnunu şirinin ferhadı var

3 aklım başımda ey gül beni bülbüle benzetme
onun derde sabrı yok her an feryadı var

4 öyle kötü haldeyim ki halimi görenler mutlu olur
zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönlü varsa

5 ey gönlümün kuşu, aşk aleminde boş boş gezme
cunku bu alemin her yolunda birçok avcısı var

6 ey fuzuli! aşkı yasaklayan nasihatçıya uyma
o aklın tedbiridir sanmaki onun bir temeli var




Gazel -Ya Râb
1-Benim tek hîç kim zâr ü perişân olmasın yâ Rab
Esîr-i derd-i aşk u dâğ-ı hicrân olmasın yâ Rab

2-Demâdem cevrlerdir çektiğim bî-rahm bütlerden
Bu kâfirler esiri bir müselmân olmasın yâ Rab

3-Görüp endîşe-i katlimde ol mâhı budur derdim
Ki ol endîşeden ol meh peşîmân olmasın yâ Rab

4-Çıkarmak etseler tenden çekip peygânın ol servin
Çıkan olsun dil-i mecrû peygân olmasın yâ Rab

5-Cefâ vü cevr ile mu’tâdım anlarsız nolur hâlim
Cefâsına had ü cevrine pâyân olmasın yâ Rab

6-Demen kim adli yok yâ cevri çok her hâl ile olsa
Gönül tahtına andan özge sultân olmasın yâ Rab

7-Fuzûlî buldu genc-i âfiyet meyhâne küncünde
Mübârek mülktür ol mülk vîrân olmasın yâ Rab



Günümüz Türkçesiyle

1-Ey Tanrı'm!hiç kimse benim gibi inlemesin ve perişan olmasın;aşk derdinin ve ayrılık yarasının esiri olmasın,ey Tanrı'm!
2-Merhametsiz putlardan (yani:güzellerden) daima cefa çekiyorum;ey Tanrım!bir Müslüman bu kâfirlerin esiri olmasın.
3-O ayın (yani:ay yüzlü güzelin) beni öldürmeyi düşündüğünü gördüm:derdim budur:o ay, o düşünceden pişman olmasın ey Tanrım!
4-O selvinin (yani:selvi boylunun) okunun temrenini vücuttan çekip çıkarmak isteseler,yaralı gönül çıksın,fakat ok temreni çıkmasın,ey Tanrım!
5-Cevir ve cefaya alışığım,onlarsız halim ne olur!Cefasına sınır,cevrine son olmasın ey Tanrım!
6-Adaleti yok,zulmü çok demeyin;nasıl olursa olsun,gönül tahtına ondan başka sultan olmasın,ey Tanrım!
7-Fuzulî meyhane köşesinde âfiyet hazinesi buldu (yani:esenlik,eminlik buldu),o mülk mübarek mülktür,viran olmasın,ey Tanrım!



GAZEL-BAK

Reng-i rûyundan dem urmuş sâgarı sahbâya bak
Âftab ile kılur da’vî tutulmuş ayâ bak

Şem’ bâşından çıkarmış dûd-ı şevk-ı kâkülün
Böyle kûteh ömr ile başındaki sevdâya bak

Sînemi çâk eyle gör dil iztırâbın aşktan
Revzen aç her dem hevâdan mevc uran deryâya bak

Ey Fuzûlî her nice nâsıh seni men’ eylese
Bakma anın kavline bir çehre-i zîbaya bak



Günümüz Türkçesiyle

1-Şarap kadehine bak;sevgilinin yüzünün renginden bahse kalkmış;tutulmuş aya (yani:şarap kadehine) bak;güneşle davaya girişmiş.

2-Mum,sevgilinin saçlarını özlemiş, o özleyişin dumanını başından çıkarmış (yani:o özleyişle tütmeye koyulmuş).Böyle kısa bir ömürle başındaki sevdaya bak.

3-Göğsümü yar da gönlümün aşkla nasıl çırpındığını gör;pencere aç da her solukta havadan dalgalanan denize bak.

4-Ey Fuzuli,öğütçü ne kadar seni yasaklasa da,onun sözüne bakma,güzel bir yüze bak.
Fuzûlî
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßy_€L€kTroO
Özel Üye
Özel Üye
ßy_€L€kTroO


Mesaj Sayısı : 2532
Başarı Puanı : 6556
Rep Puanı : 13
Kayıt tarihi : 15/05/09
Yaş Yaş : 33
Nerden : Almanya
İş/Hobiler İş/Hobiler : Öğrenci

Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Empty
MesajKonu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri   Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm

GAZEL-GÖRÜNÜR
Serv-i âzâd kadinle bana yeksan görünür
Neye ser-geşte olan baksa hırâman görünür

Can görünmez deseler tende inanmam nitekim
Lûtftan her nice baksam tenine can görünür

Derdim ahvâlimi cânâna kılam arz velî
Görebilmem özümü anda ki cânân görünür

Ne keman-dârsın ey meh ki atıp gamze okun
Yıktığın saydda ne zahm ne peygân görünür

Bir sanem zülfüne gûyâ ki veriptir gönlün
Ki Fuzuli’nin eyen hâli perişan görünür



Günümüz Türkçesiyle

1-Hür selvi (yani:alabildiğine uzanmış selvi), ban,seninle aynı boyda görünür.Başı dönen neye baksa dönüyor,yürüyor görünür.

2-Bedende can görünmez deseler inanmam;çünkü lûtuftan(yani:lûtfedip bana göründüğün zaman,yahut vücudumdaki letâfet yüzünden)bedenine ne kadar baksam bana can görünür.

3-Hallerimi sevgiliye bildireyim derdim:ama sevgili görününce kendimi göremem ki.

4-Ey ay (yani:ay yüzlü), ne okçusun ki,bakış okunu atıp yıktığın avda ne yara görünür,ne ok temreni.

5-Güya bir putun (yani:güzelin) saçlarına gönlünü vermiş;çünkü Fuzuli’nin hâli,perişan görünür.




Gazel - Usanmaz mı?
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı

Kamu bâmarına cânan devâ-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-ı giryânım
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı

Gül-i ruhşârına karşu gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı



Günümüz Türkçesiyle:

1-Sevgili beni candan usandırdı,cefadan usanmaz mı?Âhımdan gökler yandı,dileğimin mumu yanmaz mı?

2-Sevgili,bütün hastalarının derdine ilaç veriyor,bana niçin ilaç vermiyor?Beni hasta sanmıyor mu?

3-Ayrılık gecesinde canım yanar,ağlayan gözüm kanlı yaş döker,feryadım halkı uyandırır,kara bahtım uyanmaz mı?

4-Yanağının gülüne karşı gözümden kanlın su akar (yani:kan ağlarım); sevgilim!Bu gül mevsimidir,akar sular bulanmaz mı?

5-Ben gamımı gizli tutardım,”sevgiliye aç” dediler,desem o vefasız acaba inanır mı?İnanmaz mı?

6-Ben sana meyletmiş değildim,aklımı sen yok ettin;beni kınayan gafil seni görünce utanmaz mı?

7-Fuzuli çılgın bir rinttir,daima halkın diline düşmüştür;sorun ki bu nasıl sevdadır?Bu sevda dan usanmaz mı?



Gazel - Gayrı
Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı

Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevadan gayrı

Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâh-likaadan gayrı

Yetti bî-kesliğim ol gaayete kim çevremde
Kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı

Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyem
Ne temettu’ bulunur bende sadâdan gayrı




Günümüz Türkçesiyle:

1- Senin bulunduğun yerde belâdan başka elde ettiğim şey yok;aşkının yolunda yok olmaktan başka bir maksadım yok.

2-Ey âh!gam meclisinin ney’iyim,ateşe yanmış kuru vücudumda arzudan (veya:havadan) başka ne bulursan yele ver (yani:savur,dağıt).

3-Ey kanlı gözyaşı!ayrılık günü yüzüme perde çek ki gözüm o ay yüzlüden başka bir şey görmesin.

4-Kimsesizliğim o dereceye vardı ki,çevremde belâ girdabından başka dönen kimse yok.

5-Bana ne gönül ateşinden başka kimse yanar,ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.

6-Fuzuli!aşk meclisinde nasıl âh etmeyeyim?Bende sesten başka ne kâr bulunur?



Gazel - İçindir
Âh eylediğim serv-i hırâmânın içindir
Kan ağladığım gonce-i handânın içindir

Ser-geşteliğim kâkül –i müşkınin ucundan
Âşüfteliğim zülf-i perîşânın içindir

Bîmâr tenim nerkis-i mestin eleminden
Hûnin ciğerim lâ’l-i dür-efşânın içindir

Yaktım tenimi vasl günü şem’ tek ammâ
Bil kim bu tedârük şeb-i hicrânın içindir

Kurtarmağa yağmâ-yı gamından dil ü cânı
Sa’yim nazar-ı nerkis-i fettânın içindir

Can ver gönül ol gamzeye kim bunca zamandır
Cân içre seni sakladığım ânın içindir

Vâiz bize dün dûzahı vasf etti Fuzûlî
Ol vasf senin külbe-i ahzânın içindir




Günümüz Türkçesiyle:

1-Âh edişim,salınarak yürüyen selvin (yani:selvi boyun) içindir,kan ağlayışım gülen koncan (yani:konca gibi ağzın) içindir.

2-Başımın dönmesi mis kokulu kâkülündendir;perişanlığım perişan saçın içindir.

3-Sarhoş nerkisinin (yani:süzgün gözünün) derdinden vücudum hastadır,inci saçan lâ’lin (yanisından inci gibi dişlerin görünen lâ’l gibi kırmızı dudakların) için ciğerim kanlıdır.

4-Kavuşma günü vücudumu mum gibi yaktım;bil ki,bu hazırlık senin ayrılık gecen içindir.

5-Gönül ve canı gamını yağmasından kurtarmağa çalışmam,fettan nerkisine (yani:nerkis gibi gözüne) feda etmek içindir.

6-Gönül! O süzgün bakışa can ver ki,bunca zamandır seni onun için canımın içinde saklıyorum.

7-Fuzuli!vaiz bize dün cehennemin nasıl olduğunu anlattı,o anlattıkları kulübesi içindir (yani:senin gam yuvası olan kulübene uygun düşmektedir.)




Gazel - Beni
Yâ Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni

Az eyleme inayetini ehl-i derden
Ya’ni ki çok belâlara kıl mübtelâ beni

Oldukça ben götürme belâdan irâdetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et mübtelâ beni

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ beni

Nahvet kılıp nasîb Fuzûlî gibi bana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni




Günümüz Türkçesiyle:

1-Ey Tanrı!beni aşk belasıyla bildik et,beni aşk belasından bir an ayrı bırakma.
2-Yardımını dertlilerden eksiltme,yani beni çok belalara düşür.
3-Ben var oldukça dileğimi belâdan ayırma,çünkü ben belâyı isterim,belâ beni ister.
4-Sevgilimin güzelliğini gittikçe çoğalt,geldikçe de derdine beni daha beter düşkün et.
5-Onun ayrılığı ile vücudumu o kadar zayıflat ki,yelin beni ona kavuşturması mümkün olsun.
6-Ey Tanrı!bana Fuzuli gibi kibirlilik verip de beni bana bağlama.





Gazel - Küfr-i Zülfün
Küfr-i zülfün salalı rahneler îmânımıza
Kâfir ağlar bizim ahvâl-i perîşânımıza

Seni görmek müteazzir görünür böyle ki eşk
Sana baktıkça dolar dîde-i giryânımıza

Cevr-i çok eyleme kim olmaya nâgeh tükene
Az edip cevr ü cefâlar kılasın cânımıza

Eksik olmaz gamımız bunca ki bizden gam alıp
Her gelen gamlı gider şâd gelip yanımıza

Gam-ı eyyâm Fuzûlî bize bîdâd etti
Gelmişiz acz ile dâd etmeğe sultânımıza




Günümüz Türkçesiyle:

1-Saçının kâfirliği (veyaalığı) imanımıza yarıklar açalı,bizim perişan halimize kâfir ağlar.

2-Seni görmek imkânsız görünür,çünkü sana baktıkça ağlayan gözümüze gözyaşı dolar.

3-Cevri çoğaltma,belki birdenbire tükenir;cevri azaltıp canımıza her zaman cevir ve cefalar et.

4-Gamımızı eksik olmaz,o kadar ki,yanımıza neşeli gelen herkes bizden gam alıp gamlı gider.

5-Fuzuli!günlerin (zamanın) gamı bize zulüm etti;bunalmışız da sultanımıza adalet istemeğe (veya:feryat etmeğe) gelmişiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßy_€L€kTroO
Özel Üye
Özel Üye
ßy_€L€kTroO


Mesaj Sayısı : 2532
Başarı Puanı : 6556
Rep Puanı : 13
Kayıt tarihi : 15/05/09
Yaş Yaş : 33
Nerden : Almanya
İş/Hobiler İş/Hobiler : Öğrenci

Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Empty
MesajKonu: Geri: Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri   Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri Icon_minitimeC.tesi Mayıs 23, 2009 4:53 pm

Seçme Beyitler ve Mısralar
1
Ger derse Fuzûlî ki güzellerde vefâ var
Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır

2
Dest-bûsî ârzusuyla ölürsem dûstlar
Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su

3
Gâh Mecnun gâh ben devr içre nevbet bekleriz

4
Çekme dâmen nâz edip üftâdelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki dâmânındadır

5
Ey Fuzûlî kalmışım hayrette bilmem neyleyim
Dehr zâlim baht nâ-fermân gam çok ömür az

Günümüz Türkçesiyle:

1)Fuzuli eğer “güzellerde vefa var” derse, aldanma ki şair sözü elbette yalandır.

2)Dostlar!onun elini öpmek arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapın,onunla sevgiliye su sunun.

3)Devir içinde kâh Mecnun, kâh ben nöbet bekleriz.

4)Sana düşkünlerden, nazlanarak eteğini çökme.Kork eteğinde olan eller göklere açılmasın (âşıkların ilenmesin sana!)

5)Ey Fuzuli!şaşırmış kalmışım, bilmem neyliyeyim. Zaman zalim, baht
buyruğuma uymuyor, gam çok,ömür az.





GAZEL

Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı?

Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı?

Şeb’i hicran yanar canım, döker kan çeşm-i giryanım
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?

Gül-i ruhsarına karşı gözümden kanlı akar su
Habibim faslı güldür bu akar sular bulanmaz mı?

Gamım pinhan dutardım ben, dediler yare kıl rûşen
Desem ol bîvefa bilmen inanır mı inanmaz mı?

Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Bana ta’n eyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?

Fuzuli rind-i şeydadır hemîşe halka rüsvadır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı?





GAZEL

Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni
Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni

Az eyleme inayetini ehl-i derdden
Ya'ni ki çok belâlara kıl mübtela meni

Oldukça men götürme belâdan irâdetim
Men isterem belâyı çü ister belâ meni

Temkinimi belâ-yı mahabbetde kılma süst
Tâ dost ta'n edüp demeye bî-vefa meni

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et mübtelâ meni

Öyle zâif kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkin ola yetürmek sabâ meni

Nahvet kılub nasîb Fuzûlî gibi mana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak mana meni




GAZEL


Eyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünya nedür
Men kimem sâkî olan kimdür mey ü sahba nedür

Gerçi cânândan dîl-i şeyda içün kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dîl-i şeyda nedür

Vasldan çün âşıkı müstağnî eyler bir visal
Âşıka mâşukdan her dem bu istiğna nedür

Hikmet-i dünya vü mâfiha bilen ârif degül
Ârif oldur bilmeye dünya vü mâfiha nedür

Âh u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür







GAZEL

Hansı gülşen gülbün-ü serv-i hırâmânunca var
Hansı gülbün üzre gonca la'l-i handânunca var
Hansı gülzâr içre bir gül açılur hüsnün kimi
Hansı Gül bergi leb-i lâl-i dür-ebşânunca var
Hansı bâgun var bir nahli kadün teg bâr-ver
Hansı nahlün hâsılı sib-i zenahdânunca var
Hansı hûnî sen kimi cellâda olmuşdur esîr
Hansı cellâdun kılıcı nevk-i müjgânunca var
Hansı bezm olmuş münevver bir kadün teg şem'den
Hansı şem'ün şu'lesi ruhsâr-ı tâbanunca var
Hansı yerde tapılır nisbet sana bir genc-i hüsn
Hansı gencün ejderi zülf-i perîşânunca var
Hansı gülşen bülbülün derler Fuzûlî sen kimi
Hansı bülbül nâlesi feryâd ü efgânunca var




GAZEL

Ney kimi her dem ki bezm-i vaslünı yâd eylerem
Tâ nefes vardur kuru cismümde feryâd eylerem
Rûz-ı hicrândur sevin ey murg-ı rûhum kim bugün
Bu kafesden men seni elbette azâd eylerem
Vehm edüp tâ salmaya sen mâha mihrin hiç kim
Kime yetsem cevr-ü zulmünden ana dâd eylerem
Kan yaşum kılmaz vefâ giryân gözüm isrâfına
Munca kim her dem ciğer kanından imdâd eylerem
ıncimen her nice kim ağyâr bî-dâd eylese
Yâr cevri içün gönül bî-dâda mutâd eylerem
Bilmişem bulman visâlinlik bu ümmîd ile
Gâh gâh öz hatır-ı nâ-şâdumı şâd eylerem
Levh-i âlemden yudum eşk ile Mecnûn adını
Ey Fuzûlî men dâhi âlemde bir ad eylerem




GAZEL

Bilmez idüm bilmek ağzun sırrını düşvâr imiş
Ağzunı derlerdi yoh dedüklerince var imiş
Âciz olmuş yakmağa âhı ile kûhu Kûh-ken
Neylesün miskin anun 'ışkı hem ol mikdâar imiş
Daşa çekmiş halk içün Ferhâd şîrîn suretin
'Arza kılmış halka mahbûbun 'aceb bî-'ar imiş
Ka'be ihrâmına zâhid dediler bel bağladı
Eyledüm tahkîk anun bağlanduğı zünhâr imiş
'Ömrlerdir eylerem ahvâl-i dünyâ imtihân
Nakd-i 'ömr ü hâsıl-ı dünyâ hemün bir yar imiş
Zevk-i dîdârı ile dir-dârun yoh etdüm varumı
Devlet-i bâkî ki derler devlet-i dîdâr imiş
Dün Fuzûlî 'ârızun görgeç revân tapşurdu cân
Lâf edüp derdi ki cânum var emânet-dâr imiş





GAZEL

Kad enâr el-aşk-ı li'l-'uşşâkı minhâci'l-hüdâ
Salik-i râh-i hakikat aşka eyler iktida
Aşktır ol neş'e-i kâmil kim andandır müdâm
Meyde teşvir-i hararet neyde te'sir-i sadâ
Vâdi-i vahdet hakikatte makâm-i aşktır
Kim müşahhas olmaz ol vadide sultândan geda
Eylemez alvet-sarây-i sırr-i vahdet mahremi
Âşıkı ma'şuktan ma'şuku âşıktan cüda
Ey ki ehl-i aşka söylersen melâmet terkin et
Söyle kim mümkin midir tağyîr-i takdîr-i Hudâ
Aşk kilki çekti hat levh-i vücûd-i âşıka
Kim ola sâbit Hak isbâtında nefy mâ'ada
Ey Fuzûli intihâsız zevk buldun aşktan
Böyledir her iş ki Hak adiyle kılsan ibtida
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib!
Kılma derman kim, helakim zehri dermanındadır
Ol yire varanı eylesun Hak cennetmekan
Anın meni her daim şen olasız duada




GAZEL

Gönülde bin gâmım vardır ki pinhân eylemek olmaz
Bu hem bir gam ki il ta'nından efgân eylemek olmaz
Ne müşkil derd olursa bulunur âlemde dermânı
Ne müşkil der imiş aşkın ki dermân eylemek olmaz
Fena mülküne çok azm etme ey dil çekme zahmet kim
Bu tedbîr ile def'i derd-i hicrân eylemek olmaz
Sakın gönlüm yıkarsın pendden dem urma ey nâsih
Hevâ-yi nefs ile bir mülkü vîran eylemek olmaz
Dehânın üzre lâ'lin istemiş dil def-i müşkildir
Görünmez hiç cürmü yok yere kan eylemek olmaz
Du'âlar eylerim benden yana bir dem güzâr etmez
Ne çâre sihr ile servi hırâman eylemek olmaz
Fuzûlî âlem-i kayd içre sen dem urma aşkından
Kemâl-i cehl ile da'vây-i irfân eylemek olmaz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fuzuli hayatı, su kasidesi ve gazelleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Duman Hayati Yasa
» Recep Garip'in Hayatı (1956 - )
» Fransa'daki dev grev hayatı durdurdu
» Arda Turan Kimdir? ,Başarıları ,Kariyeri, Hayatı..
» Ölünce nelerle karşılaşacağız? Kabir hayatı hakkında biraz bilgi...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
RockLife Rock Metal Forum :: Kültür, Sanat, Biyografi, Tarih :: Edebiyat-
Buraya geçin: