Şimdi aynı ilahi kaynaktan gelen vahi ile vücüd bulan ve insanlar tarafından tahrif edilen Hz Musa (a.s.v) aracılığı ile İsrailoğullarına indirilen Tevrat ile günümüzden bindörtyüz yıl önce Hz Muhammed (a.s.v) aracılığı ile tüm insanlara bir yol gösterici olarak indirilen ve indirildiği zamandaki şeklini günümüze değin muhafaza eden Kur’anı Kerim kitabında Hz Yusuf (a.s.v) kıssasını ele alacağız ve iki kitap arasındaki farklara, çelişkilere ve benzerliklere çeşitli başlıklar dahilinde değinmeğe çalışacağız.
Hz Yusuf (a.v.s) Rüyası:
Kur’anı Kerimde bu olay (Yusuf s -a-4) te şu şeklde ifade edilmektedir “Bir vakit ki, Yusuf babasına demişti: ey pederim! Muhakkak ben – rüyamda onbir yıldız ile kameri gördüm , onları gördüm ki benim için secde edicilerdir.”
Mealindeki ayet
Tevrat’ta BAP 37- ayet-9 da ise “İşte bir rüya daha gördüm: ve işte güneş ve ay ve onbir yıldız bana eğildiler.”şeklinde benzer lafızlarla geçmekle birlikte Hz Yusufun bu rüyadan önce şu şekilde bir rüya daha gördüğü bildirilmektedir ki anlam itibari ile birinci rüya ile çelişmeyen bu rüyaya K.Kerim’de raslayamamaktayız. BAP-37-ayet- 7” İşte, tarlanın ortasında biz demet bağlıyorduk, ve işte, benim demetim kalktı ve dikildi, ve işte sizin demetleriniz etrafını kuşatıp benim demetlerime eğildiler.”
Kur’anı Kerimde Hz Yakub (a.s.v) in oğlunun rüyasına tepkisi oğlunun Allah Teala nezdindeki yerini (peygamberlik vazifesini) gören ve onun incinmesinden korkan koruyucu ve müşfik bir baba tepkisidir. Bu tepki K.Kerim’de şu ifadelerle geçmektedir: (Yusuf.s- a-5) “Pederi dediki oğulcağazım! Rüyanı kardeşlerine haber verme.
Sonra senin için bir hile de bulunurlar. Şüphe yok ki şeytan insan için apaçık bir düşmandır.( Tevrat’ta ise anlatılan rüya üzerine Hz Yakub (a.s.v)tepkisi oğlunu azarlamak ve nefsine bu olayın ağır gelmesi şeklinde gösterilmektedir.BAP-37-ayet-10,11 “ Ve babasına ve kardeşlerine anlattı: ve babası onu azarlayıp kendisine dedi: Bu gördüğün rüya nedir? Gerçek ben ve anan ve kardeşlerin yere kadar sana eğilmek için mi geleceğiz? Ve kardeşleri onu kıskandılar; fakat babası bu sözü yüreğinde tuttu.”
Kuranı Kerimde Hz Yusuf rüyasını yanlızca babasına anlatmaktadır.(Yusuf-s-4) “Bir vakit ki Yusuf babasına demişti : Ey pederim muhakkak ben rüyamda………..”
Tevrat’ta ise Hz Yusuf (a.v.s) rüyasını kardeşlerine ve babasına anlattığı görülmektedir. BAP-37-ayet-5,6 :Ve Yusuf rüya görüp kardeşlerine bildirdi, ve ondan daha ziyade nefret ettiler. Ve onlara dedi: Rica ederim gördüğüm ruyayı dinleyin.
Hz Yusufun Kuyuya atılması:
Hz Yusuf (a.v.s) kıra götürülmesi ve kuyuya atılması K. Kerim’de (Yusuf-s-8,9,10,11,12) O vakit ki demişlerdi: Elbette Yusuf ile kardeşi babama bizden daha sevgilidir. Halbuki biz birbirine bağlı kuvvetli bir cemaatiz , şüphe yokki bizim babamız, elbette apaçık bir hata içerisindedir. * Yusuf’u öldürün veya onu biryere atınız ki , babanızın yüzü yanlızca size kalsın ve siz ondan sonra salihler olan bir cemaat olun.* Onlardan bir söyleyici dediki : Yusuf’u öldürmeyin ve onu kuyunun dibine atıverin , onu kafilelerden biri alır eğer siz yapacak kimselerden iseniz böyle yapınız.* Ey babamız sana ne oluyor ki Yusuf’u bize emanet etmiyorsun(bize güvenmiyorsun) ve halbuki biz onun iyiliğini isteyen kimselerdeniz. * Onu yarın bizimle beraber gönder , bol bol meyve yesin ve eğlensin. Şüphe yokki biz onu elbette muhafaza ederiz. * Dedi ki(Hz Yakup): Doğrusu onu götürmeniz beni kaygılandırıyor. Onu gözden uzak tuttuğunuz anda kurdun onu yemesinden korkarım.
Tevrat’ta ise Hz Yusuf’u kıra gönderilmesi bizzat babası Hz Yakup’tur tarafından gerçekleştirilmektedir.Bu olay Tevta’ta BAP-37- ayet-13.14 de “Ve İsrail Yusufa dedi:Kardeşlerin sürüyü Şekemde gütmüyorlar mı ? gelde seni onların yanına göndereyim* Ve ona dedi. Git bak kardeşlerin iyi mi ve sürü iyi mi ve bana haber getir. Ve onu Hebron vadisinden gönderdi. ve Şekem’e vardı. Ve Tevrat’ta Hz Yusuf’un kuyuya atılma planı K.Kerimden farklı olarak Hz Yusuf’un kıra kardeşlerini aramaya gittiği vakit kardeşleri onu uzaktan gördükleri zaman düşünülüp tasarlanıyor.
K.Kerimde ise bu kötü plan tasarlandıktan sonra Hz Yusuf, kardeşleri tarafından ısrarla babalarından izin alınarak kıra götürülüyor ve insanı boğamayacak kadar suyu olan fakat aynı zamanda tırmanıp çıkılamayacak kadar derin bir kuyuya atılıyor.
Tevrat’ta BAP37-ayet-20,21,22 de Hz Yusuf’un ilk önce kardeşleri tarafından öldürülmek istendiğini fakat kardeşlerinden Ruben’in onu sonradan kurtarmak için (21): „Kan dökmeyin onu çölde olan bu kuyuya atın fakat ona el uzatmayın“. Demesi üzerine onu ilk önce entarisini soyup su olmayan boş bir kuyuya attılar ve daha sonra yemek yemek için oturduklarında birden İsmaililerin kervanını gördüler, içlerinden Yahuda : Eğer kardeşimizi öldürür ve kanını gizlersek ne kazanç var? Gelin onu İsmaililere satalım ve elimiz ona dokunmasın ; çünkü kardeşimizdir, etimizdendir. Ve onu ismaililere yirmi gümüşe sattılar ve böylece Hz Yusuf Mısıra gitti. Onu daha sonra kuyuda bulamayan Ruben çok üzüldü ve esvabını yırtarak : Çocuk yok ve ben ben nereye gideyim?der.
K.Kerim’de Hz Yusuf’u kuyudan çıkarıp köle diye satan çölden geçen bir kafiledir. Tevrat’ta ise kardeşleri tarafından önce kuyuya atılıp daha sonra kuyudan çıkarılıp İsmaililer kervanına yirmi gümüşe satılmıştır.
Her iki kitaptada babalarına ,kardeşlerinin bir canavar (kurt) tarafından parçalandığı ve kanlı, yırtık esvanının bunun ıspatı olduğu söylenmektedir.
K. Kerimde Hz Yakup oğullarının kardeşleri Yusuf’un bir kurt tarafından parçalandığı yalanına inanmamaktadır.Bu olay K.Kerim’de şu şekilde geçmektedir: (Yusuf –s-18 ) * Yoo(hayır) dedi (Hz Yakup) sizi kendi hayal gücünüz bu kötü oyuna sürükledi. Artık bana düşen güzel bir sabırdır. Ve ancak Allah Teala’dır sizin bu söylediklerinize karşı kendisinden yardım isteyeceğim zat.
Tevrat’ta BAP-37-ayet-33 * Ve onu (kanlı entariyi) tanıyıp dedi: Oğlumun entarisidir ; kendisini kötü bir canavar yemiştir. Yusuf mutlaka parçalanmıştır. * diyen Hz Yakup’un bu yalana inandığı ve yas tuttuğu şeklinde bir ifade yazılmaktadır.
Hz Yusuf’a zina iftirası ve hapse atılması:
Tevratta ve K. Kerimde Hz Yusuf’un : Mısırlı bir devlet adamının(K.Kerim’de Aziz Tevrat’ta Potifar ismiyle anılan ) onu köle satıcılarından satın aldığı ve evinde ondan hiçbirşeyi esirgemediği, ona büyük bir değer verdiği ve saygı duyduğu belirtilmektedir.
Fakat Hz Yusuf ergenlik çağına gelince efendisinin refikası (Züleyha) onun olağan üstü güzelliğinden etkilenerek onunla beraber olmak istemiş fakat Hz Yusuf , eşinden başka herşeyi eline veren , kendisini en iyi şekilde ikamet ettiren efendisine bu kötülüğü yapamayacağını ve Allah Teala’dan korktuğunu söylemektedir. Tevrat’ta bu çirkin teklifin Hz Yusufa efendisinin eşi tarafından hergün yapıldığı bildirilmekte.
K. Kerimde (Yusuf-s-24) te kadının ayartmalarına, istek ve arzularına karşı aslında Hz Yusuf’un da arzu ve istekle dolu olduğu fakat Allah Teala’nın burhanı sayesinde bu kötü teklifler karşısında kendisini koruyabildiği ve Allah Teala’ya sığındığı ifade edilmektedir. *İşte bu,her türlü kötülüğü , çirkin ve taşkın halleri ondan uzak tutmak istediğimiz için böyle oldu, çünkü o gerçekten bizim (seçilmiş) kullarımızdan biriydi.
Tevrat’ta Hz Yusuf’un efendisi Hz Yusuf’a yapılan iftiraya hemen inanmakta ve bu olay karşısında öfkelenerek herhangi bir araştırma yapmadan onu hemen zindana atmıştır. Bu olay Tevrat BAP-40-ayet-19,20 te* ve vaki oldu ki: efendisi: bana senin kölen böyle yaptı diyerek karısının kendisine söylediği sözleri işittiği zaman , öfkesi alevlendi. * Ve Yusuf’un efendisi onu alıp zindana , Kıralın mahpuslarının bağlandığı yere teslim etti ve orada zindanda kaldı.”Şeklinde geçmektedir.
K.Kerim’de (Yusuf-s-a-26,34) te Hz Yusuf kendisini şu şekilde savunmakta ve oradaki bir şahidin şehadediyle masum olduğu kanıtlanmaktadır.* Yusuf dedi ki : Asıl o kadın benim nefsimden murad almak istemiştir. O anda kadının yakınlarından duruma tanık olan biri : Eğer onun gömleği ön tarafından yırtılmış ise kadın doğru söylemiştir ve o yalancılardandır. * Ve eğer gömleği arka tarafından yırtılmış ise o halde kadın yalan söylemiştir. O ise doğrulardandır. *Böylece kadının kocası gömleğin arka tarafından parçalanmış olduğunu gördü ve şüpesiz bu- ey kadın! Sizin hilenizdendir. Şüphesiz sizin oyunlarınız pek büyüktür.” Diyerek Hz Yusufun suçsuz olduğunu öğreniyor ve bu olayın saklı kalması için Hz Yusuf’a tenbihte bulunuyor ve karısını bu çirkin davranış ve iftiradan dolayı uyarıyor. Fakat Aziz’in karısı karşısında ki silik kişiliğinden dolayı suçsuz olduğunu bildiği Hz Yusuf’u hapse atmaktadır. * Yusuf sen bu olayın üzerinde durma (kadın!) sen de işlediğin günahtan ötürü bağışlanma dile , çünkü sen gerçekten hatasız olan birisin ! * Ve şehirde kadınlar (birbirlerine ) : Aziz’in refikası genç kölesinin nefsinden muradını almak istiyormuş. Muhakkak ki onun yüreğini kaplayan ince deriyi bir sevgi parçalamış. Şüphe yok ki biz onu apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz. * Kadınların bu kötü konuşmaları kulağına gelince bir davetçi gönderdi ve onlara çakı ile kesilecek bir yemek sofrası hazırlattı. Ve onların her birine bir bıçak Verdi. Ve ey Yusuf onların karşısına çık dedi . Ve onlar onu görünce onu pek büyüttüler ve kendi ellerini kesiverdiler ve dediler ki: Allah Teala’yı tenzih ederiz , bu bir insane değil ancak kerim bir melektir. * Dedi ki: işte bu kimsedir ki işte bundan dolayı beni kınadınız . Yemin ederim ki ben onun nefsinden muradımı istedim de o kaçındı- günaha girmek istemedi – Ve eğer benim ona emrettiğimi yapmazsa elbette zindana atılacaktır. Ve elbette zillete düşmüş olanlardan olacaktır. * Yusuf : “Ey Rabbim!”dedi “ Benim için hapis, bu kadınların isteklerine boyun eğmekten daha iyidir. Çünkü , sen onların oyunlarını- tuzaklarını benden uzak tutmazsan ben o zaman onların ayartmalarına kapılır şaşkın-cahil kimselerden olurum . * Ve Rabbi O’nun duasını Kabul etti ve onu kadınların tuzaklarına karşı korudu. O gerçekten her şeyi işiten ve olduğu gibi bilendir.
(Yusuf-s-35) *” Sonra o kişiza de ve ev halkı bütün delillerin Yusufun lehine olduğunu gördükten sonra bile o’nu bir süre için hapsetmeyi uygun gördüler.”
Hz Yusuf Zindanda :
Ve Hz Yusuf’un kadınların kendinden istedikleri nefsani arzular karşısında Allah Tealaya sığınması ve zindanı bu isteklere tercih etmesi karşısında Allah Teala görünüşte zillet olan fakat sonu hürriyet, iktidar ve bolluk olan bir niğmeti bu seçkin ve sabırlı kuluna bahşediyor.
Tevrat’tada BAP-39-ayet-21,23 Hz Yusuf’un zindan müdürü tarafından değerinin bilindiği ve büyük bir güvenle ona zindan yönetimi verildiği yazmaktadır. *Fakat RAB zindan müdürünün gözünde ona lutuf verdi. *Ve zindan müdürü zindanda olan bütün mahpusları onun eline verdi; ve orada yapılan herşeyi yapan o idi.* Zindan müdürü onun elinde olan hiç bir şeye bakmazdı, çünkü RAB onunla idi, ve yaptığı şeyde ona muvaffakiyet veriyordu.
(Yusuf-s-36) ve Tevrat-BAP-40- ayet-6,7 de birbiriyle çelişmeksizin Kralın sakisi ve fırıncısı Hz Yusuf ile birlikte hapse girmektedirler ve gördükleri rüyayı Hz Yusuf’a yorumlatmaktadırlar.
Bu hususta K.Kerimde (Yusuf-s-a-37,40) ayetlerde belirtilen açıklamalara baktığımızda Hz Yusuf arkadaşları ile aralarında oluşan yakınlıktan istifade ederek onlara tevhid inancına dair bilinmesi, farkında olunması gereken gerçekleri anlatmakta tabiri Allah Teala’nın izni ile yaptığını gerçek bilgi sahibinin O oldoğunu söylemektedir. *Yusuf: Daha yiyeceğiniz günlük azığınız önünüze konmadan rüyalarınızın gerçek anlamını size haber vereceğim, vuku bulmadan önce ; çünkü bu bana Rabbimin öğrettiği şeylerdendir. Önce bilinki ben Allah’a inanmayan ve ahireti inkar eden bir toplumun izlediği yolu terkettim. *Ve atalarım İbrahim , İshak ve Yokub’un yolunu tuttum. Bizim için Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız doğru olmaz . Bu Allah Teala’nın bizim üzerimize, insanlığın üzerine sunduğu bir lutufdur fakat insanların çoğu bunu bilmezler. * Ey hapis arkadaşlarım dağınık olan bir çok rabbin varlığınamı inanmak doğrudur yoksa bütün varlığa egemen olan Allah’a inanmak mı? * Sizin Allah’tan başka ibadet ettiğiniz şeyler atalarınızın kendi düşünce ürünlerinden çıkarmış olduğu varlıklardan öteye geçmemektedir. Çünkü Allah bunlar hakkında hiç bir kanıt indirmemiştir. Neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda hüküm yanlızca Allah’a aittir.Ve oda kendisinden başkasına kulluk etmemenizi buyuruyor. İşte dosdoğru olan din budur ama insanların çoğu bunu bilmezler.”
Zindan arkadaşlarının(Yusuf - s-a-41) ruyasını * Biriniz efendisine şarap sunacaktır diğeriniz ise asılacak ve etyiyen kuşlar
(leşçiller) onun başından yiyecektir. Benden yorumlamamı istediğiniz şey {Allah tarafından }karara bağlanmıştır.
Bu hususta K.Kerimde geçen Tevratta geçmeyen bölüm Hz Yusuf bu rüyayı tabir edebileceğini fakat bunların gerçekleşmesinde veya gerçekleşmemesinde bir etkisinin olamayacağını zira bu şeylerin Allah Teala tarafından hükme bağlandığını ifade etmektedir.Ayrıca Hz Yusuf’un arkadaşlarına yapmış olduğu tebliği ve tevhid inancına dair esasları Tevrat’ta görmemekteyiz .Rüyaların yorumlanmasına gelince her iki kitap arasında herhangi bir mana farkının olmadığı yanlızca olayın tasvirinde farklılık olduğunu görüyoruz.
Ve Hz Yusuf ruyasını tabir ettiği ve tekrar eski görevine getirileceğini söylediği kralın sakisine ruyanın tabiri gerçekleşip hürriyetine kavuşunca kendisini hatırlamasını ve suçsuz yere konulduğu bu zindandan çıkarılması için kraldan ricada bulunmasını ve suçsuz olduğunu ifade etmesini istemektedir. Fakat saki’ye şeytan bunu unutturuyor ve Tevrat’a göre BAP-41-ayet-1 * iki tam yıl hapiste kalıyor.K.Kerim’de ise (Yusuf-s-a-42)*Fakat efendisini yadetmeyi şeytan ona unutturdu ve artık zindanda senelerce kalıverdi.
Şeklinde iki kitap arasında bir zaman belirtmede çelişki görüyoruz.
Bu olay Ahmet Cevdet’in yazmış olduğu Kısas-ı Enbiya’da ise şu şekilde geçmektedir: “ İhtiyaç halinde kuldan yardım istemek kötü birşey değildir. Fakat Peygamberin şanına yakışmaz. Hz Yusuf gibi büyük bir Peygamber’e her işini Allah’a bırakmak ve her istediğini Allah’tan istemek lazım gelirken şerbetçiden şefaat istemesi ve hükümdardan yardım umması, kendisinin yedi sene zindanda kalmasına sebep olmuştur.”
Firavunun Ruyası Bahsi:
K.Kerimde (Yusuf-s-a-43) bu olay: *Ve bir gün kral : Ruyam da dedi yedi çelimsiz ineğin yediği yedi semiz inek , yedi başak ve bir o kadarda kuru başak gördüm . Ey soylular ! ruya yorumlamasını biliyorsanız bana bu ruyayı yorumlayın bakalım ! şeklinde geçmektedir. Tevratta bu olay mana itibari ile aynı olmakla birlikte ruyanın gerçekleşmesi bakımından farklılık arzetmektedir. Tevrat’ta bu olay (ruya) iki aşamada gerçekleşmektedir.BAP-41-ayet-2,7 * Ve işte, ırmaktan bakılışta güzel ve ette semiz yedi inek çıktı ve sazlar arasında otlanıyorlardı. * Ve işte, onlardan sonar , bakılışta çirkin ve ette cılız başka yedi inek çıktı, ve ırmağın yanında ineklerin yanında durdular. * Ve bakılışta çirkin ve ette cılız inekler bakılışta güzel ve semiz yedi ineği yediler. Ve Firavun uyandı. * Ve uykuya varıp ikinci defa ruya gördü ; ve işte bir sapta yedi semiz ve güzel başak çıktı. * Ve işte onlardan sonar cılız ve şark rüzgarında yanmış yedi başak bitti. * Ve cılız başaklar yedi semiz ve dolgun başağı yuttular. Ve Fravun uyandı, ve işte ruya idi. Ve vaki oldu ki sabahleyin onun canı rahatsızdı; ve gönderip Mısırın bütün sihirbazlarını , ve bütün hikmetlilerini çağırdı; ve Firavun onlara ruyasını anlattı; fakat onları firavuna tabir edebilen bulunamadı. Ve K.Kerim’de (Yusuf-s-a-43) Firavunun kahinleri bu ruyanın tabiri karşısında acze düşmüşler ve bu konularda derin ve sağlam bilgilerden yoksun olduklarını itiraf etmektedirler. Hz Yusuf ise daha öncede gördüğümüz gibi kesin bir haber vermekte fakat bunu kendi insani hüneri değil Allah Teala’nın kendisini buna aracı yapmasışeklinde olduğunu izah etmiş ve onu üstün sıfatları ile anmıştır.
Tevrat,ta Firavunun sakisinin Hz Yusufun ruya tabiri konusunda ki yeteneğini Firavuna söylemesi üzerine Firavun BAP-41-ayet-14 * “sakisini gönderip Yusufu çağırdı ve onu zindandan çabuk çıkardılar; ve traş olup esvabını değiştirdi,Fravunun huzuruna girdi.” Ve Firavunun rüyasını dinleyip onu tabir etti.
Bu olay K.Kerim’de ise rüyanın ilk önce sakiye anlatıldığı ve daha sonra sakisi aracılığı ile bu yorumu duyan Firavunun Hz Yusufu çağırdığı fakat Hz Yusufun Firavundan ilk önce kadınların oyunlarını ortaya çıkarmasını istemektedir. Ve böylece Firavunun kadınlara yaptığı sorgulama neticesinde Hz Yusuf’a yapılan zina isnadının kadınların bir oyunu olduğu ortaya çıkmıştır. Ve Hz Yusufun bu olaydaki masumiyeti ıspatlanmış oldu. K.Kerimde (Yusuf-s-a- 47,53)
* {Yusuf Şöyle}cevapladı(sakinin anlattığı rüyayı):Yedi yıl boyunca her zaman ki gibi ekip biçin ama hasad ettiğiniz ekini, yemek için ayıracağınız az miktar dışında, öylece başağında bırakın.* Çünkü bu yedi yıllık bolluk zamanından sonra yedi yıllık bir kıtlık dönemi gelecek ve sizing bu dönem için hazırladığınız her şeyi, sakladığınız az bir miktarın dışında silip süpürecek. * Ve bundan sonra halkın bütün budarlıktan kıtlıktan kurtulacağı bir yıl olacak ki oyılda insanlar (bolluk yılları gibi)bol bol sıkıp sağacaklar(zeytin ve üzüm) * Ve Yusufun yorumu kendisine ulaşır ulaşmaz Kral: “Onu bana getirin dedi”Ama {Kral’ın}elçisi kendisine geldiğinde Yusuf: Efendinize gidin ve ondan ellerini kesen kadınlar hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmasını isteyin ; Çünkü Rabbim onların oyunlarını, tuzaklarını bütün gerçekliği ile bilmektedir. * Bunun üzerine Kral o kadınları çağırıp “ Yusufun gönlünü çelmeye çalışırken ne sağlayacağınızı umuyordunuz”? diye sordu. Kadınlar: Allah korusun biz O’ndan en küçük bir kötülük görmedik! dediler .Aziz’in karısı da dedi ki: O’nun gönlünü çelmek isteyen bendim: O ise hep özü sözü doğru olan kimselerdendi.* Yusuf olup biteni öğrendiğinde : amacım eski efendimin arkasından kendisine ihanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hazırladığı tuzakların asla başarıya ulaştırmadığını bilmesini sağlamaktı.dedi * Yine de ben kendimi bütünüyle temize çıkarmak istemiyorum; çünkü rabbimin acıyıp esirgediği kimseler hariç, insanı kendi benliği kötülüğe sürükleyebilir gerçekten de benim Rabbim çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır.
Hz Yusuf Mısır Hazinesi Başında
Hz Yusuf’un kadınların çirkin tekliflerine meyletmemesi ve kötülüklerden yanlızca Allah Teala’ya sığınıp tevekkül etmesi sonucu Allah Teala onu dünyada ve ahirette niğmetlerine mashar kıldığını ve ona üstün makamlar verdiğini ve vereceğini K.Kerim’de ifade etmektedir. (Yusuf-s-56,57) * İşte böyle emin bir yer sağladık Yusuf’a (o) ülkede; Öyleki dilediğiyerde konaklayabilir /dilediği şeyi yapabilir. Biz rahmetimizi dilediğimisenasib ederiz, ama iyilik yapanların hak ettiği karşılığı vermekten de geri durmayız. * Ama imana erişenlerin ve Bize karşı sorumluluk bilinci taşıyanların gözündew ahiret mükafatı( bu dünyada elde edilecek karşılıklardan) daha değerli, daha yararlıdır.” Ve Hz Yusuf Allah’a karşı sorumluluk bilinci içerisinde olduğu için O’nun mükafatına nail olmuş ve zindandan kurtulmuştur, bu öyle bir kurtuluş ki birçok insan için zillet gibi görünen zindan hayatından Mısır’ın hazine müdürlüğüne ve yönetimine doğru bir kurtuluş.
Hz Yusuf’un Hazine Müdürü Oluşu
K.Kerim’de Hz Yusuf’un Mısır Hazinesinin başına geçmesi bizzat Hz Yusuf tarafından Firavuna yapılan bir teklif ve Firavunun bunu kabuletmesi şeklindedir. (Yusuf-s-55) * (Yusuf” Beni ülkenin hazineleri üzerinde görevlendirin”dedi. Güvenilir, bilgili bir gözcü, bir koruyucu olacağımdan emin olabilirsiniz.
Tevrat’ta ise bu olay Firavun’un Hz Yusuf’un yapmış olduğu yorum karşısında çok etlilenmesi ve onda diğer insanlarda olmayan üstün meziyetler veAllah’ın ruhunu görmesi üzerine bu görevi ençok ona layık görerek verdiği şeklinde yazmaktadır. BAP-41-ayet-37,45 * Ve bu söz Firavunun ve bütün kullarının gözünde çok iyi idi.* Ve Firavun kullarına dedi: Bunun gibi kendisinde Allah’ın ruhu olan bir kimse bulabilir miyiz?* Ve Firavun Yusuf’a dedi: Madem Allah bütün bu şeyleri sana bildirdi, senin gibi akıllı ve hikmetli adam yoktur; * sen evimin üzerinde bulunacaksın ve bütün kavmım senin emrin üzerine yönetilecek; ben yalnız tahtta senden yüksek olacağım. * Ve Firavun Yusuf’a dedi: Bak, seni bütün Mısır diyarı üzerine koydum. * Ve Firavun mühürünü parmağından çıkarıp onu Yusuf’un parmağına taktı; ve ona ince keten esvap giydirdi, ve boynuna altın zincir taktı. * Ve onu kendisinin ikinci arabasına bindirdi; ve onun önünde diz çökün diye bağırdılar; ve onu bütün Mısır diyarı üzerine koydu. * Ve Firavun Yusufa dedi: Ben Firavunum, ve bütün Mısır diyarında kimse sensiz elini veya ayağını kaldırmayacaktır.”
Hz Yusuf’un Evliliği:
Tevrat’ta göre Hz Yusuf Firavun tarafından çok geniş yetkilerle Mısır hazinesinin başına getirildikten sonra Firavun tarafından Mısır devlet adamlarından birinin kızı ile evlendirilmiş ve bu kadın Hz Yusuf’tan iki erkek çocuk dünyaya getirmiştir. BAP-41-ayet-45-50,53 * Ve Firavun Yusuf’un adını Zafenat-Paneah koydu; ve kendisine On şehrinin kahini Poti-Feranın kızı Asenat’ı karı olarak verdi. Ve Yusuf bütün Mısır diyarını devre çıktı. * Ve kıtlık yılı gelmeden evvel Yusuf’un iki oğlu oldu, onları On şehrinin kahini Poti-Fera’nın kızı Asenat kendisine doğurdu. * Ve Yusuf ilk oğlunun adını Manassa koydu. Çünkü Allah bana bütün zahmetimi ve bütün babamın evini unutturdu dedi. * Ve ikincisinin adını Efraim koydu: Çünkü Allah düşkünlüğüm diyarında beni semereli kıldı, dedi.”
K.Kerimde ve sahih hadis-i şeriflerde raslayamadığımız Hz Yusuf’un evlendirilmesi ve iki oğlunun olması olayına A.Cevdet’in yazmış olduğu Kısas-ı Enbiya’da kısaca şu şekilde değinilmiştir: Yusuf (A.S) zindandan çıktı ve hükümdar ile görüşüp konuştu. Hükümdar onun akıl ve fikrine bakıp fevkalade beğendi. Bu esnada maliye nazırı ölmüş bulunuyordu. O’nun yerine Yusuf’u maliye nazırı yaptı ve onu kendisine vezir seçti. Zeliha’yıda nikah ile ona verdi.
Zeliha ise bir hükümdar kızı ve güzellerin en önde gelenlerindendi. Hz Yusuf’un ondan Efraim ve Menşa adı ile iki oğlu ve Rahmet isminde bir kızı oldu oldu.
Kıtlık ve Hz Yusuf’un kardeşlerinin Mısır’a gelmesi:
Firavunun gördüğü rüyanın birinci kısmı olan bolukla geçen yedi yıl sonucu artık yedi yıllık bir kıtlık dönemi başlamıştı. Hz Yusuf’un hazine müdürlüğünde geçen bu yedi yılda Hz Yusuf Allah Teala’nın işareti sayesinde bu bolluk yılları akabinde gelecek olan kıtlık yıllarını bildiği için Mısır ambarlarını bolluk yıllarında zahire ile doldurmuş ve Mısır halkı kıtlık yıllarında telef olmaktan kurtulmuş. Fakat diğer ülkelerde kıtlığın sonucu büyük telefler yaşanmakta idi. Kıtlık içinde olan ülkelerin halkı Mısır ülkesinde zahirenin olduğunu duyunca akın akın Mısıra yönelmişler, Hz Yusuf Mısır’a gelen bu ihtiyaç sahiplerine adaletli bir dağıtım yapmak için gelen kişilerin sayısına göre zahire veriyordu. Aksi taktirde ihtiyacından fazla zahire alan insanlar bu zahireyi ülkelerinde fahiş fiyatta satabilirlerdi. Ve Kenan diyarıda bu kıtlık diyarlarından dı ve Hz Yusuf’un aileside bu diyarda oturuyordu, Hz Yakup’un on oğlu da Mısır’a zahire almak için geldiler.
Hz Yusuf’un kardeşlerinin Mısıra gelmesi ve Hz Yusuf’un onları tanıması ve aralarında geçen diyalok K.Kerim-de (Yusuf-s-58-62) şu şekilde geçmektedir.
* {YILAR SONRA} Yusuf’un kardeşleri (Mısır’a) geldiler. Ve O’nun huzuruna çıktılar; ve O hemen onları tanıdı. Ama onlar (kardeşleri) onu tanımadılar.
*“ Ve onların yüklerini yüklettikten sonra kendilerine : „{Bir dahaki gelişinizde} O, baba bir kardeşinizide getirin bana . Görmüyor musunuz tartıyı tam tuttum ve size karşı son derece iyi bir konukseverlik gösterdim.“
* Ama eğer kardeşinizi bana getirmezseniz benden ne bir ölçek olsun (zahire ) bekleyin, ne de yanıma yaklaşın!
* “O’nu getirmek için babasını razı etmeye çalışacağız,“ diye karşılık verdiler“ve her halde bunu ne yapıp yapıp başaracağız!
* {Bu aradaYusuf}hizmetçilerine:“Onların bedel olarak getirdiklerini de denklerine (erzaklarına) yerleştirin ki, evlerine dönünce bunu farkederler de belki daha istekli olarak dönerler“ dedi.
K. Kerim’de bu ayetlerden anladığımıza göre Hz Yusuf kardeşlerini hemen tanımış fakat anne bir kardeşi olan Bünyamin’i aralarında görememiş. Ve kardeşi Benyamin’e bir an önce
kavuşmak istemiş, diğer kardeşlerine gayet iyi davranmış ve onlara yiyecek vermiş, fakat onlara verdiği yiyecek az bir miktarda yiyecek olup gerçek manadaki yardımı ancak kardeşlerini getirince vereceğini söylemiş. Çünkü bunu adaletli bir dağıtım için şart görmüş, kardeşlerinin geriye dönme isteklerini artırmak için onlara sattığı zahirenin karşılığı olan parayı da zahirelerinin içine koymuş.
Tevrat’ta ise bu olay K.Kerimden daha değişik bir şekilde anlatılmaktadır.Hz Yakup Mısır’a yiyecek almak için giden on oğlunun yanına hepsinden ziyade sevdiği ve teselli bulduğu Benyamin’i, başına bir iş gelir diye onlarla göndermemiştir. Hz Yusuf kendisinden zahire almaya gelen kardeşlerini casus olarak nitelendirmekte ve onları üç gün hapsettikten sonra kardeşleri Bünyamin’i getirmedikleri takdirde onları serbest bırakmayacağını söylemektedir. Ve onları kardeşlerini getirmeye meçbur etmek için „birinizi rehin bırakın“ der. Eğer kardeşinizi getirirseniz sizler doğrularsınız ve hayatınız güvende olacak der. Bu olay Tevrat’ta BAP-42-ayet-3-26 * Ve Yusuf’un on kardeşi Mısır’dan buğday satın almak için indiler.* Fakat Yakub Yusuf’un kardeşi Benyamin’i kardeşleri ile göndermedi; çünkü dedi. Belki ona bir zarar dokunur. * Gelenler içinde İsrail oğullarıda satın almak için geldiler; çünkü Kenan diyarında kıtlık vardı. * Ve memleket üzerine vali olan Hz Yusuftu; memleketin bütün kavmına satan kendisi idi. Ve Yusufun kardeşleri geldiler, ve onun önün de yere kapandılar. * Ve Yusuf kardeşlerini görüp onları tanıdı, fakat kendisi bir yabancı gibi davranarak onlara sert söyledi: Nereden geliyorsunuz? Ve dediler: Yiyecek satın almak için Kenan diyarından. * Ve Yusuf kardeşlerini tanıdı, fakat onlar kendisini tanımadılar. * Yusuf onlar hakkında gördüğü rüyaları hatırladı, ve onlara dedi: Siz casussunuz memleketin zayıf yönlerini görmeye geldiniz. * Ve ona dediler: Hayır efendim , kulların ancak yiyecek satınnalmak için geldiler. * Biz hepimiz bir adamın oğullarıyız; biz doğru adamlarız, kulların casus değildir. * Ve onlara dedi: Hayır fakat memleketin zayıf yönlerini görmeye geldiniz. * Ve dediler: Biz kulların Kenan diyarında bir adamın oğulları, on iki kardeşiz ; işte küçüğü bugün babamızın yanındadır, biri de yoktur.* Ve Yusuf onlara dedi: Casussunuz diye size söylediğim budur; bununla tecrübe edileceksiniz, Firavunun hayatına yemin ederim küçük kardeşiniz buraya gelmedikçe buradan çıkmayacaksınız.* Sizden birini gönderinde kardeşinizi getirsin ve siz bağlanacaksınız, ta ki sizde hakikat var mı diye sözleriniz tecrübe olsun; yoksa Firavunun hayatına hayatına yemin ederim ki, siz casussunuz. Ve üç gün onları hapse koydu. * Ve üçünçü günde yusuf onlara dedi: Bunu yapın ve sağ kalın ; çünkü be Allah’tan korkarım ; eğer doğru adamlar iseniz kardeşlerinizden birisi hapsedildiğiniz evde bağlansın; fakat siz gidin ve evlerinizin kıtlığı için buğday götürün; ve küçük kardeşinizi bana getirin ve böylece sözleriniz doğru çıkacak ve ölmeyeceksiniz. Ve böyle yaptılar. Ve kardeşleri Şimeonu Mısırda rehin bıraktılar.
Tevrat’ta bu olay akabinde kardeşler birbiriyle konuşarak başlarına gelen bu sıkıntıların sebeplerini bir vakit kardeşleri Yusuf’a yaptıkları kötülüğe bağlamaktadırlar ki bununla ilgili vereceğimiz şu bölüme K. Kerimde raslayamamaktayız. BAP-42-ayet-21-23 * Ve birbirine dediler: Gerçekten biz kardeşimize karşı suçluyuz, çünkü bize yalvardığı vakit canının sıkıntısını gördük, ve dinlemedik; onun için başımıza bu sıkıntı geldi. * Ve Ruben onlara: çocuğa karşı suç işlemeyin diye size söylemedim mi? ve dinlemediniz; ve onun kanıda işte, aranılıyor. Tevrat’ta Hz Yusuf’un bunları duyup duygulanarak oradan ayrılarak ağladığı fakat arada tercüman olduğu için kardeşlerinin bunu bilmediği yer olmaktadır.
K.Kerimde Hz Yusuf kendine zahire için gelen kardeşlerine gayet iyi davranıyor, yiyeceklerinin bedellerini çuvallarına koyuyor ve kardeşlerine eğer küçük kardeşiniz gelirse ancak o zaman size gerçek satışı yapabilim, çünkü bu adalet gereği olandır diyor. Ve böylelikle onların kardeşlerini alıp tekrar gelmelerini sağlamak istiyor. Bu bölümde Tevrat ile çelişen husus şudur: Tevrat’ta Hz Yusuf kardeşlerini casuslukla suçluyor ve onları casuslukları gerekçesiyle hapsediyor.Ve Benyamin’i getirmeleri için kardeşleri Şimeon’u kendi yanında rehin alıyor.
K.Kerimde ise ilk gelişte bir rehin alma olayına raslanmıyor fakat ikinci defa kardeşleri Bünyamini’de yanlarına alıp
daha fazla yiyecek almak için Hz Yusuf’a geldiklerinde Hz Yusuf kardeşi Bünyamin’e kendini tanıtıyor ve ona latife yollu bir neden bulup seni yolundan alıkoyacağım sakın üzülme der.Daha sonra onlara yiyecek veriyor ve verdiği yiyecek çuvallarından Benyamininkine kralın su kabını koyarak onları uğurluyor ve arkalarından adamlarını yollayıp onları yolda durdurttu ve adamları Kralın su tasının kaybolduğunu söyleyerek onları hırsızlıkla suçlayıp yüklerinin aranmasını istediler. Bu olay karşısında Hz Yusuf’un kardeşleri kendilerinin bu ülkeye bozgunculuk yapmak için gelmediklerini hırsız da olmadıklarını söyleyerek kendilerini savunuyorlar.“Mısırlılar bunun üzerine: Peki eğer yalan söylüyorsanız bu yaptığınızın cezasınedir“?dediler bunun üzerine Yakub’un oğulları“Kupa kimin çuvalında çıkarsa o hapsedilir. Biz bu suçu işleyen zalimleri işte böyle cezalandırırız“dediler. Bunun üzerine tüm kardeşlerin çuvalları arandı en son aranılan Bünyaminin çuvalında tas çıktı. Bunun üzerine diğer kardeşler:“O çaldıysa ne ala çünkü bir zamanlar onun kardeşide hırsızlık yapardı.“dediler. {Burada hırsız kardeşle kasdedilen kişi Hz Yusuf’tur ki bu iftirayı Hz Yusuf’un yüzüne karşı yapmaları onu henüz tanımadıklarını gösterir.} Hz Yusuf bunları duyunca kardeşlerinin iftiralarından dolayı üzüldü.
Ve böylece Hz Yusuf daha önceden düşündüğü gibi yaptı ve onları kendi kanunlarına göre cezalandırdı ve tasın çıktığı çuvalın sahibi kardeşi Bünyamini yanında alıkoydu. Mısır kanunlarına göre böyle birşey yapamazdı çünkü küçük kardeşlerinin vasisi abileri idi ve abileride babalarına verdikleri kuvetli yeminden dolayı Bünyamin’in kalmasına asla razı olamazlardı. Hz Yusuf’ta onların kanunları bildiği için sözde suçluya onların kanunları ile ceza verdi. Bünyaminin abileri kardeşlerinin suçlu olduğuna inanırlar ve tutsak olmasına da gönülleri razıdır. Fakat onların sorunları şimdi babalarına nasıl cevap verecekleri idi. Bunun için Hz Yusuf’tan babalarının diğer kardeşlerinin(Hz Yusuf) ölümünden dolayı bu kardeşleri ile teselli bulduğunu eğer bu kardeşlerini tekrar babalarına götürmesseler babalarının kederden öleceğini söyleyerek onun yerine bizden birini alıkoy derler. Fakat Hz Yusuf adalet gereği Bünyamin’i alıkoyması gerektiğini söyler ve onu alıkoyar.
Taberi, Râzi ve Zemahşeri gibi bazı müfessirler yukarıda anlattığımız olayın Tevrat’tan farklı olarak Hz Yusuf tarafından hazırlanması zor bir planın parçası olmadığını K. Kerimde bunu gösteren bir delile rastlanmadığını ifade ederler. Bu müfessirlere göre olay Hz Yusuf’un da tahmin etmediği şekilde gelişen tesadüf ürünüdür. (Yusuf –s-a-76) * Yusuf’un dilediğine erişmesi için . Biz olayları işte böyle düzenledik. Allah dilemeseydi Kralın yasalarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Biz dilediğimizi bilgice yüksek seviyelere çıkarırız, fakat her bilgi sahibinin üstünde herşeyi bilen Allah vardır.
Tevrat’ta bu olayda bazı farklılıklar vardır. Bunlar : Bünyamin’in çuvalının içine Hz Yusuf’un su içtiği ve fal baktığı tasının konduğu ve ayrıyetten yiyeceklerin karşılığının konduğu gibi. Bu olay Tevratta Bap-44-ayet 1-6 * Ve evinin kahyasına emredip dedi: Bu adamların çuvallarına kaldıra bilecekleri kadar yiyecek doldur, ve her adamın parasını çuvalının ağzına koy.* Ve küçüğün çuvalının ağzına kasemi, gümüş kaseyi, ve buğdayın parasını koy. Ve Yusuf’un söylediği söze göre yaptı.* Ve sabah aydınlanınca adamlar, eşşekleri ve kendileri gönderildi. * Henüz şehirden çıkmışlar daha uzaklaşmamışlardı; ve Yusuf evinin kahyasına dedi: Kalk,O adamların arkasından koş ve kendilerine yetiştiğin zaman kendilerine de: niçin iyiliğe karşı kötülük ödediniz? * Bu efendimin ondan içtiği ve hem de ondan içtiği kase değilmidir? Yaptığınız işle kendinize kötülük ettiniz.* Ve onlara yetişti ve bu sözleri kendilerine söyledi.
Bura da dikkati çeken tasın Hz Yusuf’a ait olduğu ve onunla falbaktığı mevzuudur. K.Kerimde ise sözkonusu tasın Hz Yusuf’a ait değil Kıral’a ait olduğu yazmakta ve Hz Yusuf’un bu tasla veya herhangi bir şeyle fal baktığına dair bir bilgi yer almamaktadır.Zaten K.Kerim anlayışına göre Allah Teala’nın yasaklamış olduğu ve çirkin kıldığı bir fiili bir peyganberin bile bile bir meslek gibi yapması mümkün değildir.
Hz Yusuf’un Kardeşlerinin Hz Yusuf’a Yalvarışları ve Çaresizlikleri:
Daha önceki, konulardada bahsettiğimiz gibi Hz Yusuf kardeşi Bünyamini sözde yaptığı hırsızlıktan dolayı yanında alıkoymuştu. Bu durumkarşısında babalarına verdikleri sözde duramayıp kardeşlerini tekrar babalarına götüremeyen Bünyaminin abileri Hz Yusuf’a çeşitli alternatifler sunup, yalvarış ve iltifatlarla Bünyamini alıp babalarına götürmek istemişler.Fakat bu çabaları sonuç veremeyince bir kenara çekilip durumu müzakereye başlamışlar.Ve yapılan müzakere sonucu içlerinden en büyükleri (Tevrat’a göre Yahuda) bu olay hakkında babası veye Allah teala kendi lehinde bir hüküm verinceye kadar bir yere ayrılmayacağını söyler. Fakat kardeşlerini olayı haber vermesi için babalarına gönderir.
Bu K.Kerimde (Yusuf-s-a-80-88)te şu şekilde anlatılmaktadır.
*Böylece ondan ümitlerini kesince,(aralarında konuyu) görüşmek için bir kenara çekildiler.
En büyükleri:“Babanızın sizden Allah’ı şahit tutarak söz aldığını ve ayrıca bundan önce Yusuf konusunda nasıl güven kırıcı davrandığınızı hatırlıyormusunuz?dedi.“Bunun için ben artık, babam bana izin verinceye kadar bu ülkeden ayrılmayacağım; yahut Allah lehimde bir hüküm verinceye kadar. Çünkü O hükmedenlerin en iyisidir.*Size gelince] siz babanıza dönüp gidn ve ona“Ey babamız!“ deyin,“oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz gördüğümüzden bildiğimizden başkasına şahit değiliz; ve sana söz vermiş olsakta onu bizim göremeyeceğimiz gizli tehlikelere karşı koruyamazdık.*[Olay sırasında] bulunduğumuz şehir halkına, birlikte yolculuk yaptığımız kervancılara sor istersen[göreceksin ki]biz gerçekten doğru söylüyoruz!“
*[VE BABALARININ yanına dönüp, olup biteni O’na anlattıkları zaman Yakub;] Yoo; yine kendi muhayyilinizdendir olmayacak bir işi size olağan gösteren [bana gelince] artık sabır en iyisidir; belkide Allah onların hepsini birden bana [geri] getirecektir; gerçek şu ki Allah doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen, mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir!“
*Ve başını onlardan öteye çevirip:“Vah bana, Yusuf için vah bana!“dedi; ve içini dolduran hüzünden gözleri doldu.*“Allah şahittir ki“ dediler, (bu) Yusuf’un acısı seni iyice çökertmeden yada öldürmeden peşini bırakmayacaksınız!“
*“Ben“ dedi,“tasamı ve üzüntümü yanlızca Allah’a havale ediyorum; çünkü Allah katında sizin bilmediğinizi biliyorum ben.* Ey oğullarım (şimdi) gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında bir haber almaya çalışın; ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; bilin ki, hakkı inkar eden kimselerden başkası Allah’ın hayat bahşedici rahmetinden ümit kesmez.
Yukarıda vermiş olduğumuz ilgili K.Kerim ayetlerinden de anlaşıldığı gibi Hz Yusuf kardeşlerinin tüm ısrarlarına rağmen Bünyamin’in onlarla gitmesine izin vermez ve onlarda Bünyaminsiz geri, babalarının ülkelerine dönerler ve olayı babalarına anlatırlar.Ve kendisine anlatılanlar karşısında Hz Yakup kederlenir ve sabırla Allah Teala’ya sığınır ve oğullarından ümidini kesmez. Bu ümide sebep olarak Hz Yusuf’un babasına anlattığı rüyanında tesiri vardır. Çünkü henüz rüya gerçekleşmemişti, rüyanın gerçekleşmesi için Hz Yusuf’un ve onbir kardeşinin hayatta olması gerekmekte idi.Ve ayrıca ayetlerden Hz Yakub’un Allah Teala tarafından olay hakkında bilgilendirildiği ve ümitile tavsiye olunduğuda anlaşılabilir.
Aynı olay için Tevrat’a baktığımızda olay farklı bayutlarda gelişmekte, Bünyaminin ağabiliri eğer Bünyamini alıkoyarsa bundan dolayı babalarının kederden öleceğini çünkü diğer kardeşlerinin (Hz Yusuf) ölümünden dalayı büyük bir keder içinde bulunan babalarının Bünyamin ile teselli bulduğunu ve ancak onun varlığı ile avunarak hayatta kaldığını söylerler.Ve bu anlatılanlar karşısında duygularına hakim olamayan Hz Yusuf o anda orada bulunan kardeşi dışındaki insanları dışarı çıkararak yüksek sesle ağlar ve kardeşlerine kendisinitanıtır. Ve başına gelen olaylardan kardeşlerini sorumlu tutmaz bu olayları Allah Teala’nın bir dileği üzerine gerçekleştiğini ifade ederek kıtlıkta telef olmamaları tüm ailece Mısır’a göç etmelerini ister. Olay Tevrat’ta BAP-44ayet-18-34-BAP-45ayet-1-15 te şu şekilde anlatılmaktadır:
*Ve Yahuda ona yaklaşıp dedi: Aman efendim , rica ederim kulun bir söz söylesin de efendim dinlesin; ve kuluna karşı öfken alevlenmesin; çünkü sen de Firavun gibisin. * Efendim kullarına sorup demişti: sizin babanız veya kardeşiniz var mı?* Ve efendime demiştik: Bizde kocamış adam, babamız, ve küçük, ihtiyarlık çocuğu var, ve kardeşi öldü, ve anasından yanlız O kaldı; ve babası O’nu sever.* Ve kullarına demiştin:Kendisini bana indirin, onu gözümle göreyim.* Ve efendime demiştik: çocuk babasını bırakmaz, çünkü babasını bırakırsa, babası ölür.* Ve kullarına demiştin:Eğer küçük kardeşiniz sizinle inmezse, bir daha yüzümü görmezsiniz.* Ve babam kulunuzunyanına çıktığımız zaman, vaki oldu ki, efendimin sözlerini ona bildirdik.* Ve babamız dedi: Yine,gidin bize biraz yiyecek satın alın. Ve dedik: İnemeyiz;eğr küçük kardeşimiz bizimle olursa ineriz; çünkü küçük kardeşimiz bizim ile olmazsa, O adamın yüzünü göremeyiz.* Ve babam kulun bize dedi. Bilirsiniz ki karım bana iki oğul doğurdu;* ve biri yanımdan gitti, ve: mutlaka parçalandı, dedim; ve şimdiye kadar onu görmedim ;* bunu da benden alırsanız, ve ona bir zarar değerse, ak saçımı kederle ölüler diyarına indirirsiniz.* Ve şimdi babam kulununyanına vardığım zaman , çocuk bizimle beraber olmazsa, onun canı çocuğun canına bağlı olduğundan, * çocuğun bizimle beraber olmadığını görünce, olur ki ölür, ve kulların babamın ak saçını kederle ölüler diyarına indirirler.* Çünkü kulun babama çocuk için kefil olup dedim: Onu sana getirmezsem, ebediyyen babama karşı suçlu olayım.* Ve şimdi rica ederim, çocuğun yerine efendime klöle olarak kulun kalsın.* Çünkü çocuk benimle beraber olmazsa, nasıl babama gideyim, ve babama gelecek fenalığı göreyim?
Ve bu anlatılanlar üzerine Tevrat’a göre Hz Yusuf duygulanır ve özenle tasarlayıp uygulamaya başladığı planı daha fazla sürdüremez ve kendini kardeşlerine tanıtır.
*Ve Yusuf yanında duranların hepsinin önünde kendini tutamadı; ve bağırdı: Herkesi yanımdan çıkarın. Ve Yusuf kendisini kardeşlerine tanıttığı zaman, yanında hiç kimse yoktu.*